Çin’in dört büyük klasik romanı arasında listeye ilk sıradan giren “Üç Krallığın Hikayesi (三国演义)” romanı; oldukça epik ama bir o kadar da eğlenceli bir anlatıma sahiptir.
“Su Kenarı” da “Üç Krallığın Hikayesi” de aynı yazarın elinden çıkmıştır. Dolayısıyla Üç Krallığın Hikayesi de oldukça politik bir edebi eserdir. Öyle ki, halk bu romanda geçen her olayı tarihsel doğru olarak almaya başlamış, tarihçiler romanda kurgu da olduğunu açıklamak durumunda kalmışlardır. Bu aynı zamanda yazar Luo Guan Zhong’un da edebi başarısını göstermektedir. Roman yayınlandıktan sonra da “Su Kenarı”nın yazımına da ilham olmuştur. Üç Krallığın Hikayesi batı edebiyatında da “Batı’ya Yolculuk” romanı kadar meşhur hale gelmiştir. Hatta edebi eser olarak daha çok saygı görmüştür. Roman, yazarın batılı dönemdaşı Francois Rabelais’nin yazdığı “Gargantua ve Pantagruel” ile de Batı-Doğu edebiyatı karşılaştırmaları ekseninde sık sık ele alınmıştır.”
“Üç Krallığın Hikayesi”ne Genel Bakış
Üç Krallığın Hikayesi (三国演义),Luó Guàn Zhōng (罗贯中,1330-1400) tarafından 14. yüzyılda yazılmıştır. Han Hanedanlığı’nın ( MÖ 206 – MS 220) son dönemi 169’da başlayıp 280 yılına kadar olan çalkantılı Üç Krallık dönemini anlatmaktadır. Kitap aslında 240 bölümden oluşmaktadır. Daha sonra Qing Hanedanlığı döneminde Mao Lun ve oğlu tarafından daha okunabilir hale getirilir ve roman 120 bölüm halinde günümüze kadar korunur. Eserde “huí (回)”denilen ve beyitlerle başlayan bölümler bulunmaktadır. Daha sonra bu “huí (回)”ler Çin edebiyatında bir kural haline gelmiş, her klasik eserde kullanılmaya başlanmıştır.
Kitabın yazarı Luo Guan Zhong Çin edebiyatında oldukça önemli bir yere sahiptir. Üç Krallığın Hikayesi de onun başyapıtı olarak değerlendirilmiştir. Luo Guan Zhong’un yaşadığı Yuan Hanedanlığı (1271-1368) döneminde, özellikle Song Hanedanlığı ile yaşanan savaşın ekonomik sıkıntılarının yavaş yavaş geçmesiyle birlikte, kültürel zenginlik güneye doğru kaymaya başlamıştır. Özellikle 1345-1355 yılları arası Hangzhou’ya büyük bir entelektüel göç olmuştur. Babası gibi İpek Yolu tüccarı olmak istemeyen Luo Guan Zhong da arkadaşları gibi bu “entelektüel yazar göçü” kervanına katılıp Hangzhou’ya yerleşmiştir. Kendisini halk edebiyatı aşığı olarak nitelendiren Luo Guan Zhong’un yazılarını da burada tamamladığı söylenmektedir. Eserlerinde genel olarak kaderinden kaçamayan kahramanları işlemiştir.
Eserin ana temalarından biri kader döngüsüdür. Bu kader döngüsünün içinde Çin toplumunun değerlerini, dinsel öğretilerini özellikle konfüçyüsçülüğün etkisini görürüz. Edebiyatçılara ve tarihçilere göre de yaşanan politik olaylar her beş yüz yılda bir tekerrür eder. Bu eser de aslında kadersel döngünün bir türlü kırılamadığının eleştirisidir. Güç ve strateji oyunlarının içindeki üç ana karakter de ister iyi ister kötü olsun, makus talihinden kaçamaz. Çünkü kader, kazananı da kaybedeni de belirlemiştir aslında. Gücün, stratejinin ve erdemin önemi kader karşısında işlevsizdir.
“Gerçek ile Kurgu İç İçe”
Üç Krallık dönemindeki üç ana bölgeyi eserin üç ana karakteri yönetmektedir. Kuzey Çin'de Wei (魏) Krallığı, Güneybatıda Shu (蜀) Krallığı, Güneydoğu Çin'de Wu (吴) Krallığı hüküm sürmektedir. Wei Krallığı dönemin en güçlü devletlerinden biridir ve Jin Hanedanlığı’nın (266-420) kurulmasına öncülük etmiştir. Kitapta geçen ana karakterlerden biri olan Cao Cao (曹操) da bu devletin kurucusudur. Bir diğer ana karakter olan Liu Bei (刘备) Shu Krallığı’nı yönetmektedir. Han Hanedanı’nın soyundan gelmiştir. Shu Krallığı coğrafi konumu nedeniyle en zayıf krallık olarak kabul edilmiştir. Wu Krallığı’nı yöneten üçüncü ana karakter ise Sun Quan (孙权)’dir. Wu Krallığı geniş tarım arazileri ve güçlü deniz kuvveti ile bilinmektedir. Wu Krallığı aynı zamanda denge politikası izleyerek varlığını sürdürebilmiş bir devlettir.
Wei devletinin kurucusu Cao Cao, tarihi kişiliği ile romandaki hali en farklı karakterdir. Romanda oldukça kötü hatta “ihanetin sembolü” olarak betimlenmiştir. Başlarda Han Hanedanlığı’na hizmet eden ve soylu bir aileden gelen Cao Cao, devlet zayıfladıkça kendi devletini kurmak istemiştir. Makyavelist bir tutumu vardır. Gerçekte ise hırslı ve radikal kararlar almaktan çekinmeyen bir devlet adamıdır. Romandaki hali kadar acımasız bir tutumu olup olmadığı bilinmemektedir.
Liu Bei ise erdemin ve mütevazılığın sembolü olmuştur. Cao Cao’nun tam tersi olarak konfüçyüsçülüğün vücut bulmuş hali gibidir. Han Hanedanlığı gelenekçiliğine de sahiptir. Generalleri de tıpkı kendi gibidir. Halk tarafından da çok sevilen bir karakterdir fakat iyi niyeti onu stratejik hatalar yapmaya zorlamıştır. Tarihçiler gerçekte de Liu Bei’in aslında Han Hanedanlığı’nı yeniden kurma planı olduğunun çıkarımını yapmıştır. Romanın yazarının da Cao Cao’ya karşı Liu Bei’i desteklediği açıkça görülmektedir. Bu tutum bir nevi Yuan Hanedanlığı eleştirisi olarak kabul edilmiştir. Wu Krallığı’nın yöneticisi Sun Quan ise gerçeğe en yakın yazılan karakterdir. Oldukça dengeli ve diplomatik kararlar alan bir liderdir. Wei Hanedanlığı üç krallığı tek bir çatı altında toplayıp, Jin Hanedanlığı’nı kurana kadar varlığını sürdürmüştür.
Bu eser diğer üç klasik eserle karşılaştırıldığında, karakterler daha keskin yazılmıştır. Gerçek ile kurgunun bu kadar iç içe geçmesinin sebebi de karakterlere atfedilen bu üstün meziyetlerdir. Kötü karakterler de oldukça acımasız yazılmıştır. Eserde tarihsel doğruluğu olan bütün olaylar ve karakterler oldukça dramatik bir biçimde anlatılmıştır. Örneğin, Liu Bei’in generali Guan Yu’nün Wu Krallığı tarafından idam edilişi öyle dramatik bir şekilde anlatılmıştır ki, Çin halkının kolektif hafızasında yer eden en önemli ölümlerden biri haline gelmiştir. Bunun başlıca sebebi de Guan Yu’nün eserde neredeyse ilahi bir figür olarak sunulmasıdır.
“Üç Krallığın Hikayesi” yazım üslubu ve olay örgüsüyle Çin edebiyatının yapı taşlarından biri haline gelmiştir. Popüler kültürde de sıklıkla yer almış, edebi araştırmalarda da en çok atıf alan eserlerden biri haline gelmiştir. Klasik edebi eserlerin derinlemesine öğrenilmesi ve analizlerinin yapılmasına da vesile olmuştur. Tarihin de aslında tekerrürden ibaret olması, geçmişin gölgesinin günümüzde hala üstümüzde olmasının da adeta kanıtıdır bu eser.
Kaynakça
-
王振星,黄佳晨.论《战国策》对《三国演义》创作的影响[J].济宁师范专科学校学报,2002(01):65-69.
-
John Keay. Çin Tarihi[M]. İnkılap Yayınları, 2020
[3]Li Chunyu. Eski Çağlardan Günümüze Çin Edebiyatı[M].Kaynak Yayınları, 2020
[4]Roberts, M. The Romance of the Three Kingdoms: Themes of Loyalty, Strategy, and Honor. University of California Press, 1976
[5]Yao Dan. Çin Edebiyatı[M].Kaynak Yayınları, 2016
Instagram: qinjie_cince