Doğal afetler yüzyıllar boyu insanoğlunun korkulu rüyası haline gelmiştir. Deprem ise doğal afetlerin arasında en yıkıcı olanlardan biridir.

Her büyük deprem sonrası, toplumda ve kültürde ciddi değişiklikler meydana gelmiş, toplum hafızasında kollektif olarak travmalar oluşmuştur. İstanbul ve Pekin deprem bölgesi olma açısından farklılık gösterse de, iki büyük şehirde de korkunç depremler yaşanmış, on binlerce can ve mal kaybı olmuştur.

İstanbul’da Meydana Gelen 'Küçük Kıyamet'

İstanbul’da Meydana Gelen “Küçük Kıyamet”

İstanbul’da konumu itibariyle tarih boyunca pek çok şiddetli deprem yaşanmıştır. Hatta birçok kez yıkılıp yeniden kurulmuştur da denebilir. Fakat 22 Ağustos 1509’de meydana gelen “Küçük Kıyamet (Kıyamet-i Suğra)” halkın yüreğine en büyük korku salan depremlerden birisi olmuştur. İstanbul adeta bu depremle yerle bir olmuş, halkın yerin göğün birbirine karıştığı şeklinde anlattığı bu deprem, gözler önüne arketip bir korku manzarası sermiştir. 

1509 depremi, kayıtlarda resmi olarak yer alan ve bilgi verililen ilk İstanbul depremidir. En önemli kaynaklardan biri, depremi bizzat yaşayan Edirneli Ruhi’nin kaleme aldığı “Tevârih-i Âl-i Osman”, ikinci kaynak ise Kemâlpaşazâde’nin yazdığı “Tevârih-i Âl-i Osman”dır. Fakat iki yazarda depremin tarihini farklı şekilde kayda geçmiştir. Diğer bir kaynak ise 1719 “Büyük İstanbul Depremi”nden sonra kalme alınan ve ilk deprem kitabı olma özelliği taşıyan “Risâle-i Zelzele”dir. Ahmed B. Receb el-Kostantinî tarafından kaleme alınan bu kitabın bir diğer ilginç özelliği ise yazarın kitabı yazış amacıdır. Çok fazla bilimsel veri içermeyen bu kitap, halkın depremden sonra çıkardığı birtakım hurafelere karşı -depremden sonra halk depremin çıkış sebebi ve yıkıcılığı üzerine çok fazla sürreal hikaye ve inanış türetmiştir-, halkı aydınlatmak ve gerçeğe sevketmek için yazılmıştır. 

Depremi yaşamış olan Matrakçı Nasuh Efendi, deprem anını ve yıkımını şu şekilde anlatmıştır: “Hak Teala sonsuz kudretiyle kıyamet korkusunun benzerini bütün insanlara yaşattı. Öyle büyük bir deprem meydana geldi ki, onun gürültüsünden var oluş ve yok oluş alemi titredi, sağlam yapılı unsurların bünyeleri döküldü”. Evliya Çelebi ise depremi şu şekilde aktarmıştır:  “… Sonra taht Sultan Bayezid’e nasip olup İstanbul’u tamir ederken Huda’nın hikmeti gök kazası olup, İstanbul içinde yedi gün altı gece büyük bir deprem olup, Galata Kalesi’nin nice yerleri yıkıldı”.

1509 depremi 8 şiddetinde olmuş ve 45 gün sürmüştür. Bazı kaynaklara göre artçı depremlerin iki yıl sürdüğü belirtilmiştir. 1509 depremi İstanbul’da büyük yıkıma sebebiyet vermiştir. 1000’in üzerinde hane yıkılmış, ölü sayısı kesin hesaplanamamakta birlikte, 4 ile 13 bin insan hayatını kaybetmiş, 10 bin insan yaralanmıştır. O yıllarda İstanbul nüfusunun yaklaşık 200 bin olduğunu ve hane sayısının 80 bin civarında olduğunu düşünürsek, yıkımın ne denli büyük olduğunu anlayabiliriz. Kaynaklara göre, Divan-ı Hümayun üyesi 3 kişinin ev halkıyla beraber öldüğü belirtilmiştir. 3 üyenin içinden Mustafa Paşa ve 360 atlı sipahisi, atlarıyla beraber konakta ölmüştür.

Hasar gören binalar arasında Fatih ve Beyazıt camileri, Topkapı Sarayı ve Ayasofyadır. Bu binaların arasında en büyük hasar gören yapı ise Topkapı Sarayıdır. Ayasofya’nın ise sıvaları dökülmüş, su bentleri yıkılmıştır. Sular yükselip büyük dalgalar oluşturmuş, hatta tsunami büyüklüğünde ve şiddetindeki bu dalgalar Galata ve İstanbul surlarına kadar yükselmiştir.

İstanbul’da Meydana Gelen “Küçük Kıyamet” (1)

Evleri yıkılan ve evlerine girmeye korkan insanlar bu süreçte bahçelerde, sokaklarda çadır kurmuşlardır. Depremin yıkımından etkilenen padişah II.Beyazıd, saray erkanı ile birlikte 10 gün saray bahçesinde barakada yaşadıktan sonra çareyi Edirneye gitmekte bulmuştur. İstanbul’a döndüğünde II.Beyazıd büyük bir imar planı hazırlatmış, her yirmi evden bir kişi işçi olarak alınmış, ev başına 22 akçe vergi konmuştur. Ardından iki ay gibi kısa bir süre içinde haneler yeniden yapılmış ve onarılıp, iyileştirilmiştir.

Her ne kadar Bizans döneminde de depremler yaşansa da, 1509 depremi ilk İstanbul depremi olarak geçmektedir. Haliyle çok fazla deprem araştırması da bulunmamaktadır. Dolayısıyla devlette halkta deprem konusunda oldukça bilinçsiz ve tecrübesizdir. Bu bilinçsizlik ve tecrübesizliğe rağmen, iki ay gibi kısa sürede İstanbul şehri onarılmıştır. 16. yüzyıl teknolojisini de göz önüne aldığımızda, bu onarımın aksama olmadan hızlı bir şekilde yapılması yinede bir devlet bilincinin olduğunu göstermektedir.

Pekin’de Meydana Gelen 'Küçük Kıyamet'

Pekin deprem bölgesi olmamasına rağmen, bir çok deprem meydana gelmiş, depremler içinde en can alıcı olanı ise 1679 (三河-平谷sān hé píng gǔ )depremidir. Qing hanedanlığı döneminde meydana gelen bu deprem, Çin’in Hebei bölgesinde gerçekleşmiş, 200’den fazla şehir etkilenmiş, Pekin’de en çok etkilenen ve zarar gören şehirlerden biri olmuştur. 8 şiddetindeki deprem öyle büyük ve yıkıcı olmuştur ki, bazı ekonomistler ve sosyologlar Çin’in büyüme ve ilerlemeye olan adımlarının ilkini bu depremin yıkıcılığına ve ardından gelen onarım sürecine bağlamışlardır.

Çin’in kayıt sistemi oldukça gelişmiş olduğu için, yıkılan, zarar gören hane sayısı tek tek not alınmış, fakat ölen ve yaralanan kişi sayısı tam olarak saptanamamıştır. Qing Hanedanlığı kayıtlarına göre, 12. 793 hane tamamen yıkılmış, 18. 028 hane zarar görmüştür. 17.yüzyıl Çin’in de nüfusun yaklaşık 6 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Depremin yıkıcılığına ve gelişmiş kayıt sistemine rağmen, Pekin şehrinde 485 insan öldüğü kaydedilmiştir. Çoğu tarihçiye göre bu rakam gerçeği yansıtmamaktadır. Bu yüzden ölü sayısı için kayıtlara depremden etkilenen bütün şehirleri kapsayan genel bir sayı girilmiştir. Bu sayıda10 bindir.

Zarar gören binalar ve haneler arasında Kraliyet Sarayı, Yasak Şehir, Yazlık Saray, Çin Seddi’nin bir bölümü, tapınaklar ve su kanalları olduğu saptanmıştır. Saray erkanından bazı görevliler de bu depremde ölmüştür. Qing Hanedanlığı kayıtlarına deprem şu şekilde geçilmiştir: “Depremin merkez üssü doğudaki Liaoning Eyaletine bağlı olan Shenyang’dan başlayıp, batıdaki Gansu Eyaleti ve güneyde binlerce mil uzaklıktaki Anhui Eyaletine bağlı Tongcheng'a ulaşırken, depremden en kötü etkilenen yerler Sanhe ve Pinggu idi. Uzak ve yakın yerler arasında hiçbir fark yoktu. Heyelanlar, seller, yığılmış toprak, moloz, çakıllar; yerlerde yatan binlerce ceset; ölen, yaralanan sayısız memur ve sivil, pek çok aile ise tamamen yok oldu.”  Qianlong’un Sanhe İlçesi Yıllıkların’da 《乾隆三河县志》deprem şu şekilde anlatılmıştır: “Deprem meydana geldi. Kuzeybatıdan güneydoğuya gitmek için küçük bir tekneye binsen, çıkan rüzgara ve dalgaya hiçbir insan karşı koyamaz. Şehir duvarında neredeyse hiç hane kalmadı, duvarlar paramparça oldu. Şehir her yerinden çatladı, kara sular fışkırdı. Bir günde sayısız sarsıntı hissediliyordu. Ardından birkaç günde bir sarsıntı hissedilmeye başlandı. Bir ay bile dolmadan bölgedeki çoğu insan öldü. ”  Bu notlarda depremin yıkıcılığı dışında, yerel halkın aynı zamanda depremin etkisiyle meydana gelen heyelan, sel, salgın hastalık gibi durumlarla da mücadele etmiş, bu sebeplerden de oldukça fazla can kaybı yaşandığını gösteriyordu. Ölümler ve yıkımlar o kadar uzun süre sürmüştür ki, sosyokültürel olarak halk çok derinden etkilenmiştir.

İstanbul’da Meydana Gelen “Küçük Kıyamet” (2)

Qing İmparatoru Kangxi’de depremden etkilenenler arasındaydı. İmparator depremin sebep olduğu yıkımı öğrendikten sonra “Suçluluk Fermanı《罪己诏》” çıkarttı. “Suçluluk Fermanı” genellikle bir doğal afetten veya başka bir felaketten sonra dönemin imparatoru tarafından çıkarılan bir çeşit öz-eleştiridir. Bu fermanın amacı ise halkı sakinleştirmektir. Örneğin Ming-Qing Hanedanlığı döneminde İmparator Sarayın’da çıkan bir yangının ardından, İmparator “Suçluluk Fermanı” çıkartmıştır. Çin’de çok az imparator bu fermanı çıkartmıştır. Bazı tarihçilere göre bu ferman, genellikle felaketin ve ardından gelen yıkımın  büyüklüğüne göre çıkartılırdı. Bu fermanda şunlar yazılmıştır: “Ülkeye hükmettiğimden bu yana halk arasındaki barış ve uyum için çabalıyorum. Göklerin istediği oldu, bir işaret geldi ve yer sarsıldı. Bunun sebebi benim işimi iyi yapmamamdı. Siyasette koordineli olamamak, bakanlar ve işçilerle aynı işi yapmamak, ying-yang arasındaki uyumsuzluğa neden oluyor...Bu benim için büyük bir günah, aynı zamanda kamuoyu için bir sözdür. Dehşet içerisindeyim ve buradan size açıklama yapıyorum.”

İstanbul’da Meydana Gelen “Küçük Kıyamet” (3)

Depremden sonra halkın yemek ve barınma sorunlarının giderilmesi ve bakanların rüşvet yemesini önlemek için çok katı önlemler alınmıştır. İmparator Kangxi tahıl ve pirinç ambarlarının açılmasını emretmiş, halka gümüş para dağıtmıştır. Bu yardım parasının miktarı yaklaşık 100.000 liangtı. Çalışma Bakanlığı ile görüşmeler yapılmış, evlerini yoksulluktan tamir edemeyenler insanlar için ayrıca para yardımı yapılmıştır. Bu dönemde İmparator Kangxi, imparatorluk mahkemesinde çalışan herhangi mevkideki bir görevli yardımları zimmetine geçirmesin diye, yardımları izin almadan yapmamaları için ayrıca bir ferman çıkartmıştır. Emre itaat etmeyen her memurun ölümle cezalandıracağı yazılmıştır.

Çıkartılan fermanlardan anlıyoruz ki, İmparator Kangxi depremin yarattığı yıkımdan daha çok, birde insanın insanda yaratabileceği yıkıma da savaş vermiştir aynı zamanda. Bu deprem, Pekin deprem tarihinde yaşanan ilk deprem olmasa bile, yıkım gücü olarak karşılaşılan ilk büyük depremdir. Qing Hanedanlığında yaşanması, bize o dönemde neler yaşandığı hakkında  sosyokültürel bilgiler de veriyor.

Depremin yarattığı yıkım, insanın yaratabileceği yıkımdan daha az zarar verebiliyor bazen. Doğal afetlerin hiçbir şekilde önüne geçilemez. Fakat düzgün bir devlet anlayışı ve koordineli çalışmayla depremin yarattığı yıkım minimuma indirilebilir. Ayrıca, insanoğlu doğaya karşı açtığı her savaşta yenilmeye mahkumdur. Önemli olan doğayla uyum içinde yaşamak, coğrafyaya uygun sağlam evler inşa etmektir. Ne yazık ki, günümüzde artan nüfus buna imkan vermemektedir. Doğa sadece işini yaparken, insanlar -bilhassa devletler-  büyük bir ısrarla buna engel olabileceklerini düşünmektedir. Bu büyük bir yanılgıdır. Eğer yüzyıllar boyunca yaşanan felaketlerden ders çıkarılmamaya devam edilirse, sürekli aynı kabusu görmeye devam edeceğiz gibi görünüyor.

Kaynakça

李自强.北京的地震.地球物理学报[J],1957

孟宪梁、杜春涛、王瑞、刘士平.1679年三河——平谷大震的地震断裂带.国家地震局地震地质大队[J],1983

任振起.北京地区的历史地震.地球信息科学学报[J],1996

毛 锋、马金锋、周文生.北京防震历史经验与汶川地震灾后城镇选址重建.地球信息科 学[J],2008

Dr. Hamiyet Sezer.1894 İSTANBUL DEPREMİ HAKKINDA BİR RAPOR ÜZERİNE İNCELEME.Tarih Araştırmaları Dergisi[J],1996

Kazuaki Sawai. 1509 Istanbul Earthquake and Subsequent Recovery.Kansai University[J],2015

Lemi Akın.İLK MÜSTAKİL DEPREM KİTABI: RİSÂLE-İ ZELZELE.Türk Dili Edebiyatı Dergisi[J],2011

Özcan Tatar, Suha Oğuz Baytimur.1789-1808 YILLARI ARASINDA OSMANLI DEVLETİ’NDE DEPREMLER VE METEOROLOJİK ÂFETLER.Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi[J],2020