Çin kültüründe oldukça önemli bir yere sahip olan “Bahar Festivali”, Çin festivalleri arasında en köklü olanlardan biridir. Etnik grup veya sınıf gözetmeksizin, Çin halkının hep birlikte kutladığı ulusal bayramdır.

Aynı zamanda yeni yılın ve baharın habercisi olan bahar festivali, her bölgeye her yöreye bağlı olarak bir çok farklı şekilde kutlanmaktadır. En büyük ortak nokta ise; ailelerin bir araya gelip güzel yemekler yiyerek birliğin beraberliğin tadını çıkartmalarıdır. “Yılan Yılı”na girdiğimiz 2025 senesinde, Bahar Festivalinin tarihini ve Çin geleneklerinin kökenini inceleyelim.  

Bahar Festivali’nin Kısa Tarihi  

Tarım toplumu olan Çin için ay unsuru ve mevsim geçişleri oldukça önemlidir. Doğanın döngüsü ile beraber hareket eden Çin halkı, ekinlerin yetişmesini ve hasat zamanını kontrol etmek için oldukça nitelikli bir takvim anlayışına sahiplerdi. Mevsim değişikliklerini ve ayın döngülerini, ekinlerin en verimli zamanı ile birlikte hesapladıkları bir takvim belirlemişlerdir. Böylelikle ay takvimine göre Ocak ayının ilk günü ilk yeni ay ile birlikte Bahar Festivalini yani baharın gelişini kutlamaya başlamışlardır. 40 gün boyunca Fener Festivali’ne kadar bu kutlamalar durmaksızın devam eder. Tutumlu tavırlarıyla bilinen Çin Halkı, yeni yıl günü için ayrıca birikim yapmaktadır. Çünkü yeni yılda, özellikle yeni yılın ilk akşam yemeğinde, şölene benzeyen sofralar kurarlar, bütün aileler bir araya gelir ve hep birlikte kutlanır. Hediyeler, süslemeler, yemekler, kırmızı zarf içinde çocuklara verilen bayram harçlıkları gibi çok büyük harcamalar yapılır.    

Bahar Festivali’nin nasıl başladığına dair çeşitli efsaneler bulunsa da bu efsanelerin çoğu halk arasında çok benimsenmemiştir. Çünkü Bahar Festivali’nin temeli baharın gelişi ile birlikte hasat zamanının bolluk bereket içinde geçirme temennisi olduğu için, gelenekler ve kutlamalar da çoğunlukla atalara, tanrılara ve tanrıçalara saygı, doğaya şükran çerçevesinde şekillenmiştir. “Çin Yeni Yılı” (春节) terimi ise ilk kez Xinhai Devrimi’nden (1911) sonra kullanılmaya başlandı. Çin Halk Cumhuriyeti’nden sonra da Ulusal Bayram kabul edildiği için genellikle Ocak ayının sonundan Şubat’ın ilk haftasına kadar 9 günlük resmi tatilleri vardır.  

Bahar Festivalindeki her geleneğin arkasında kökü çok eskilere dayanan bir takım efsaneler ve hikayeler bulunmaktadır. Çin Halkı’nın bu gelenekleri günümüzde hala devam ettirmesinin en büyük sebebi bu hikayelerin veya efsanelerin gerçekçi olsun ya da olmasın geleneklerinin bir parçası olduğunu iyice özümsemelerinden kaynaklanmaktadır.  

Genel Kutlamalar ve Geleneklerin Kökeni 

Kutlamaların ilk kısmı 8 Aralık’da başlar. Kökeni Qin Hanedanlığına dayanan “Laba Lapası (腊八粥)” yemeği geleneği Budizm’in bir yansımasıdır.  Bu “La Günü (腊日)” aslında tanrıları onurlandırma günüdür. Atalara ve tanrılara adaklar sunarak bol hasat vermesini, hanelere de uğur getirmesi istenir. Bu geleneğin kökeni Buda’nın prensken aydınlanma yolunda sarayı terk edip yolculuğuna başladığı sırada yorgunluktan bitap düşüp nehrin kenarında bulunmasıyla başlar. Çoban onu bulup çevrede bulduğu yiyeceklerden bir lapa pişirir. Buda bu şekilde hayatta kalır. Geleneğin devamı olarak Laba gününden önce tapınak rahipleri ellerinde çanlarla sokaklarda dolaşarak halktan pirinç, kestane, fasulye ve meyve gibi malzemeler topladıktan sonra bu malzemelerle Laba lapası pişirip halka dağıtırlar. Halk, bu geleneğe katılmanın Buda’nın kutsamasını getireceğine inandığı için fakir ve zengin herkes bu etkinliğe aktif olarak katılır. 

23 Aralık’da ise “Yeni Yılı Karşılama Günü (小年, Xiǎo Nián)” kutlanır. Bu kutlama aslında ateş kültü ve adak geleneği ile iç içedir. Ocak Tanrısı “Zhuangzi《庄子》” ya göre de Ocak Tanrıçası aslında Yeşim İmparatoru’nun dünyaya gönderdiği elçidir. Yıl boyunca ailelerin davranışlarını gözlemler ve her 23 Aralık’da Yeşim İmparatoru’na rapor verir. Böylece Yeşim İmparator’u Ocak Tanrısı’nın raporuna dayanarak her aileye yıl boyunca iyi şans, bereket ya da ceza vermeye karar verir. “Yeni Yılı Karşılama Günü” de Ocak Tanrısı’nın göğe uğurlanma günüdür. Aileler bugün ateşi onlara getiren ve koruyan Ocak Tanrısı için adaklar adarlar. Han Hanedanlığı döneminde Ocak Tanrısı ateşi verdiği için, yemek pişiren kişilerin kutsal bir görev yaptığına inanırlardı. Fakat toplumun değişmesiyle birlikte Ocak Tanrısı’na atfedilen değer de değişmeye başladı. Tang Hanedanlığı döneminde Ocak Tanrısı’nı kandırmak için adak olarak bal gibi tatlı ve kıvamlı yiyecekler sunulmaya başlandı. Bunun sebebi balın Ocak Tanrısı’nın ağzına yapışıp düzgün rapor verememesi içindi. Veya bal yerine adak olarak şarap verip sarhoşken rapor vermesini böylece kendileri hakkında güzel şeyler söylemesini hedefliyorlardı. Kurulan her yeni devlet kendi gelenekleri ve inançlarıyla birlikte gelmektedir. Aynı coğrafyada kurulmuş olsalar bile geleneklerin zaman içinde iyi ya da kötü yöne doğru geliştiğini bize ancak zaman gösterebilir. 

(Ocak Tanrısı tasviri )

Bahar Festivali başlamadan bir önceki gün yani “Çin Yeni Yılı Arifesi (除夕)” kutlamanın bir diğer önemli kısmıdır. Bütün haneler bugün evlerinin etrafına kırmızı kağıttan dilek mesajları asıp, temizlik yaptıktan sonra kırmızı kıyafetler giyerler. Aynı zamanda bütün gece uyanık kalıp iyi ve olumlu şeylerden bahsederek neşe içinde muhabbet ederler. 

Bu gelenek de çok eski bir efsaneye dayanmaktadır.  Efsaneye göre Antik Çin’de “Nian (年)” adında korkunç bir canavar yaşamaktadır. Bu canavarın uzun boynuzları, mavi-yeşil derisi ve keskin dişleri vardır. Nian bütün yıl denizin derinliklerinde yaşar ancak her Çin Yeni Yıl Arifesinde  karaya çıkarak halka dehşet saçmaktadır. Köylerde yaşayan halk her seferinde dağların derinliklerine sığınarak canavardan kaçmaya çalışmaktadır. Fakat bir gün köye elinde asa, sırtında çanta olan beyaz saçlı bir ihtiyar gelir. Köyün iyi kalpli ihtiyar kadını adamın karnını doyurur ve bu gece canavarın geleceğini onunla birlikte dağa kaçması gerektiğini söyler. Yaşlı adam gülümseyerek kalacağını ve canavarı uzaklaştırabileceğini söyler. Kadın çaresiz bir şekilde adamı evde bırakarak dağa kaçar.  

(“Nian” Canavarı tasviri )

Nian canavarı bu sene de köyü basmaya gelir. İhtiyar kadının evine ulaştığında ise önce ne olduğunu anlayamaz. Evin her yerine kırmızı kağıtlar yapıştırılmış, içerisinde de göz yakıcı kırmızı ışıklar parlamaktadır. Eve yaklaşmaya başladığında ise havai fişek ve çatapat sesleri duymaya başlar. Aniden kapı açılır ve kırmızı kıyafetler giymiş ihtiyar görünür. Canavar çok korkmuş vaziyette kahkaha atan ihtiyara bakar ve arkasına bakmadan kaçar. Ertesi gün köy halkı dağdan geri döndüğünde kırmızılar içindeki yaşlı kadının evinin hiç zarar görmediğini farkeder. Kadının evinde kırmızı mumlar, kırmızı kağıtlar avluda da sönmüş havai fişekleri ve çatapatları görürler. Böylece, Çin Yeni Yılı’nın arifesinde (除夕, Chúxī) evlere kırmızı süslemeler yapıştırma, havai fişek ve çatapat yakma, gece uyanık kalma gelenekleri halk arasında yaygınlaşır ve zamanla Çin kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelir. 

Buradaki kırmızı renk ve ateş simgeleri oldukça önemlidir. Batı kültürünün aksine Çin kültüründe kırmızı renk kötü ruhlardan korunma, iyi şans, bolluk bereket getirme gibi oldukça olumlu anlamlar taşır. Nian canavarının rengi de kırmızı renkle zıtlık oluşturacak çekilde betimlenmiştir. Ateş simgesine de keza kötü ruhları kovma, ışığın gücünü kullanma ve kötü ruhları ışıkla kör etme gibi anlamlar yüklenmiştir. Nian canavarının aslında denizin dibinde yaşaması da ateş kültünün zıttı olan karanlık ile birlikte işlenmiştir. Aynı zamanda korkunun ve umutsuzluğun karşılığı olarak ihtiyar adamın kahkaha atması da yeni yılın arife gününde olumsuz şeylerden bahsetmekten kaçınıp bir günlüğüne de olsa neşe ve umut içinde olmanın simgesidir.  

Bahar Festivali’nin ilk günü de oldukça önemli ve kendi içinde bir sürü küçük ritüel barındırır. Bu ritüellerin hemen hemen hepsi Mutluluk Tanrısı ile alakalıdır. Mutluluk Tanrısı Hanedanlar boyu önemini koruyan nadir tanrılardan biridir. İyi şans, mutluluk, başarı, bolluk bereket dileklerinin hepsi Mutluluk Tanrısı ile beraber gelir.  

(“Mutluluk Tanrısı” tasviri)

Yeni yılın çan sesleri duyulduktan sonra ülkenin dört bir yanında havai fişekler patlatılmaya başlanır. Bu coşku 365 günün bereketli ve mutlu geçeceğine dair somut bir örnek olarak düşünülür. İnsanlar bugün davranışlarına daha fazla dikkat eder. Sabahın erken saatlerinde kalkmak ve kalkınca bir kase kırmızı renkli şekerli su içmek tüm yılın tatlı ve güzel geçirme dileğini sembolize eder. Yeni yılın uğurlu başlaması için de, özellikle küçük yerlerde, “kapıyı açma” ritüeli vardır. Kapıyı açma zamanı ve yönü özenle seçilir. Her hanenin kendine ait “kapı açma” uğuru vardır. Kapı Açma geleneği eski bir Çin şarkısından gelir. “《开门歌》 (Kāimén Gē)”  şarkısının dizeleri şu şekilde çevrilebilir: “Yeni yılın ilk günü kapılar açılır, altın ve gümüş servet içeri dolar. Dönen değirmen taşları hazineyi toplar, at arabaları altını taşır.” Özellikle ekonomik olarak zorluk yaşanan dönemlerde halkın bu şarkıyı daha sık söylediğini görmekteyiz. Bu durum halkın yeni yıldan mutluluk ve bereket dilediğini ve hala umudunu koruduğunun en büyük göstergelerinden birisidir.  

“Kapı Açıldık”tan sonra aile üyeleri hep birlikte Çin Mantısı hazırlarlar. Aile arasındaki bağları güçlendirmek için ve ailecek uyumlu bir yıl geçirmenin ilk adımı olarak düşünülür. Hep birlikte hazırladıkları mantıları buharda pişirirler. Bir kase mantıyı da özellikle ayırıp, atalara ve yer-gök tanrılarına adak için evin dışındaki tütsü kabına koyarlar. Mantı yenmesinin bir diğer sebebi de mantı şeklinin eski Çin paralarına benzemesindendir. Hep birlikte uyum içinde bolluk bereketi haneye çağırma ritüelidir. Aileler bütün gün boyunca akşam yemeğine kadar sohbet ederler, birbirlerine iyi dileklerini sunarlar ve ailenin küçük çocuklarına bayram harçlığı yani“Kırmızı Zarf (红包)” verirler. Akşam yemeğinde ise çeşit çeşit yemeklerin bulunduğu çok büyük bir sofrada yemek yiyerek yeni yılın ilk gününü neşe ve umut içinde geçirmektedirler.  

(Harçlık için kullanılan “Kırmızı Zarf”)

Kutlamalar, geleneklere bağlı kalmanın yanı sıra, günlük hayatın tekdüzeliğinden sıyrılmanın yeniliği umut ve neşeyle kucaklamanın etkileyici ve zarif bir yoludur. Bahar Festival’i kutlamalarının coşkusunun yüzyıllardır sürmesi de bunun en büyük örneğidir. Kutlamalar, hayatımızın tekdüzeliğinden sıyrılmak, günlük yaşamın içinde biriken ve yıl boyunca kar topu misali büyüyen sıkıntılardan arınmak, en nihayetinde de yılın yorgunluğunu geride bırakmak için güçlü ve etkili bir araçtır. Bu durum aslında sadece Çinlilerin günlük hayatına has bir durum değil. Ama Çin kültürü çeşitli festivallerle insanlara nefes alacağı bir alan açmakta olduğunu düşünmekteyim. Kısa süreliğine bile olsa zihnen yenilenmek ve umut dolmak insani bir ihtiyaç. Aidiyet duygumuzu pekiştirmesi, yalnızlık duygumuzu gidermesi de oldukça önemli. İşte bu yüzden kutlamaların özellikle Bahar Festival’i gibi kültürel derinliği olan bayramların, festivallerin varlığı oldukça önemli.  

Bir sonraki bölüm “2025 Yılan Yılı’nın Kültürel Kökeni”nde görüşmek dileğiyle... 

Kaynakça 

  1. 于飞洋.中国传统节日春节的视觉形象研究及应用[J].艺术与设计:理论版, 2008(12):3.DOI:CNKI:SUN:YSLL.0.2008-12-021. 

  1. 王爱玲.从春节看中国传统节日文化的现代特征[J].太原城市职业技术学院学报, 2013, 000(005):52-53.DOI:10.3969/j.issn.1673-0046.2013.05.028.  

  1. 张晓华.中国传统节日文化研究. 1, 春节[M].中国青年出版社,2007.   

  1. Wang, Xuenwen. Çin Kültüründe Bayramlar, Doğan Kitap, 2022.    

  1. John Keay. Çin Tarihi[M]. İnkılap Yayınları, 2020 

Instagram:  qinjie_cince