ABD’de bir süredir yaşanan bankacılık krizi, bazı öncelikleri değiştirdi.
Daha önce 2 yıllık enflasyon hedefi konusunda ısrarlı olan, gerekirse vatandaşların bile canının yanabileceğini açıkça ifade eden Fed, son toplantısında son derece ciddi sayılabilecek politika değişikliğine gitti ve 25 baz puanlık faiz artırımının son olabileceğini açıkladı. Son derece güvercin açıklamalarla piyasayı sakinleştirmeye çalıştığı ortadaydı.
ABD’de yaşanan banka batma hadiselerinin detayına baktığımızda, iki faktörün öne çıktığını görüyoruz. Birincisi, kademeli olarak yükseltilen faizler nedeniyle tahvil portföyü zararlarının artık katlanılabilir olmadığı, diğeri de bankaların likidite çıkışına karşı son derece savunmasız olduğudur.
Bankacılık sektörünün en önemli değeri güven müessesesidir. Eğer mevduat sahibi parasını geri alamayacağı tedirginliğine girerse parasını hemen bankadan çekmeye başlar. O zaman banka likit varlıklarının ve diğer bankalar nezdindeki kredi limitlerini kullanarak çıkışı bir süre idare eder. Ancak bu sürdürülebilir bir durum değildir. Ülkemizde de bu acı tecrübe yaşanmış, likidite çıkışı bazı bankaların taahhütlerini yerine getiremeyecek boyutlara gelmesine neden olmuştu.
Temerrüt oranı rekor seviyede
Fitch Ratings, 2020’den bu yana 9 farklı ülkede 14 ayrı temerrüt yaşandığını, 2000-2019 döneminde ise 13 farklı ülkede 19 temerrüt gerçekleştiğini bildirdi.
Kredi notu verdikleri ülkelerden 5’inin temerrüde düştüklerini belirten Fitch, bu ülkeleri Belarus, Lübnan, Gana, Sri Lanka ve Zambiya olarak sıraladı. 8 ülke için kredi notunun CCC+ veya altında olduğunu ve 9 ülkenin notunun B- seviyesinde bulunduğunu ifade eden Fitch, 1995-2021 arasında C’den CCC+’ya kadar notu olan ülkelerin kümülatif 5 yıllık temerrüt oranının yüzde 40.6 olduğunu da belirtti.
Bunun yanında aynı kurumun açıklamasına göre, devlet borçlanma kağıtlarında temerrüt oranı rekor seviyeye çıktı.
Barclays stratejisti Joseph Abate, müşterilerin kendileri için daha yüksek faiz oranlarının para piyasası fonlarında mevcut olduğuna uyanmalarına bağlı olarak bankacılık sistemi için yeni bir mevduat çıkış dalgasının gelmekte olduğunu söyledi. Bu durumda mevduattan para piyasası fonlarına kayma olabilir. O zaman bankaların likidite çıkışına hazırlık yapma tedirginliğine girebileceğini, bu durumda uzun vadeli fonlamalardan da kaçınabileceğini düşünüyoruz.
Paraya ulaşmak zorlaşacak
Bu durumda global anlamda karşımıza çıkabilecek riskleri şöyle sıralayabiliriz:
* Borç çevirimi daha da sıkıntılı olabilir.
* Yeni borç bulmak çok kolay olmayabilir.
* Gelişmekte olan ülke fonlarına para girişi risk iştahının azalmasına bağlı olarak azalabilir.
* Resesyon derinleşebilir.
Bankalar arasında var olan ‘dealing’ adı verilen sistemle para alışverişi çok hızlı olduğundan batan bankaların, arkasından dünyanın neresinde ve hangi bankayı peşinden sürükleyebileceğini kestirmek zordur. Bu durumda paraya ulaşmak çok daha zor olacaktır.
(İTO HABER)