Blinken’ın açılış konuşmasında ikili ilişkilerin yanı sıra sadece Ukrayna konusunu vurgulaması ve bu kapsamda Türkiye’nin tahıl koridorunun gerçekleşmesi konusunda gösterdiği ‘sıra dışı rol ve liderliğe’ vurgu yapması dikkat çekti.
Çavuşoğlu ise Türkiye’nin ABD’den satın almak istediği F-16 savaş uçakları ile ‘terörle mücadelede işbirliği’ çağrısını yineleyerek Ankara’nın odaklandığı konuları işaret etmiş oldu.
F-16 ONAYI İLE İSVEÇ-FİNLANDİYA BAĞLANTISI
Washington’daki görüşmeler, Türkiye’nin satın alacağı F-16 savaş uçaklarına Kongre onayı ile TBMM’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım onayı arasındaki dolaylı bağlantının daha net ortaya çıkmasına neden oldu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, görüşmelerin ardından yaptığı basın açıklamasında, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’yı ittifaka kabul etmesinin Amerikan Kongresi’ne olumlu yansıyacağına ilişkin yaklaşımı uzun süredir duyduklarını, ancak resmi temaslarda iki konu arasında doğrudan bir bağlantı kurulmadığını kaydetti.
Ancak Amerikalı kaynaklara göre, Ukrayna savaşı sürerken İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılım sürecinin daha da uzatılması Kongre’de sadece Türkiye karşıtı yaklaşımları bilinen Senatör Bob Menendez gibi siyasetçilerin değil daha çok sayıda Demokrat ve Cumhuriyetçi üyenin rahatsızlığına yol açıyor.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Ankara’da gazetecilere yaptığı açıklamada, iki konunun bağlantılı olmadığını teyit etti ancak ‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması için büyük bir arzu var. Kongre bunun gerçekleştiğini görmek istiyor’ sözleriyle durumun ABD’den nasıl algılandığını dile getirdi.
Yönetimin desteğine karşın Kongre’nin onay takvimine ilişkin belirsizliğin sürdüğünü de belirten Flake, iki İskandinav ülkesine dönük olumlu bir yaklaşımın Kongre’deki sürecin önünü açabileceği mesajını verdi.
'İSVEÇ YOLUN BAŞINDA'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise ‘Türkiye’nin F-16 talebi ile İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin bağlantılı olmadığını, ABD Kongresinin bunları bağlantılı gibi göstermemesi gerektiğini söylüyoruz’ sözleriyle hukuki olmasa da fiili bu bağlantıdan duyulan rahatsızlığı ifade etti.
Çavuşoğlu basın toplantısında ayrıca, ‘İsveç’in daha yolun başında olduğunu’ söyleyip, Türkiye-İsveç-Finlandiya üçüncü daimi ortak mekanizma toplantısının yakında gerçekleşeceğini ifade ederek Ankara’nın bu süreçte hemen geri adım atma niyetinde olmadığını ortaya koydu.
Ortak açıklamada da bu konuda sadece, ‘Müttefikler olarak müşterek savunmanın yanı sıra NATO’nun Açık Kapı Politikası’na yönelik süregelen bağlılıklarını yinelemişlerdir. Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında, Finlandiya ve İsveç’in NATO İttifakı’na katılım başvurularının ilerletilmesi amacıyla imzalanan üçlü mutabakatın uygulanmasını görüşmüşlerdir’ ifadesi yer aldı.
SURİYE'DE YENİ İŞBİRLİĞİ SÜRECİ Mİ?
Çavuşoğlu-Blinken görüşmesinde önemli başlıklardan birini de Suriye konusu oluşturdu. ABD, Aralık ayı sonunda Türkiye ve Suriye savunma bakanlarının Rusya’nın arabulucuğuyla Moskova’da bir araya gelmesiyle başlayan sürece karşı olduğunu birden fazla kez dile getirmişti.
ABD Büyükelçisi Flake ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Suriye yönetimi ile tek taraflı diyalog girişimlerine karşı duruşlarının değişmediğini bir kez daha kamuoyunun dikkatine getirdiler. Her iki yetkili de Türkiye ile IŞİD’e karşı mücadele konusunda görüş ayrılıklarının devam ettiğini, ancak bunu konuşmaya devam ettiklerini belirterek Ankara-Washington hattında bu konuda yeni bir durumun gelişmediğini gösterdiler.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da ABD’nin Halkın Savunma Birlikleri (YPG) ile süregelen işbirliğinden duydukları kaygıyı Blinken’a bir kez daha ilettiğini vurguladı ve böylece durumun Ankara açısından da değişmediğini kayda geçirdi.
Bununla birlikte her iki tarafın da Suriye konusunda daha fazla siyasi işbirliği yapmak istediği Çavuşoğlu’nun açıklamalarıyla ortaya çıktı.
Blinken ile görüşmesinde Amerikan tarafının Suriye konusunda ‘yeni bir çalışma’ önerisinde bulunduğunu anlatan Dışişleri Bakanı, Washington’un Suriye’ye ilişkin siyasi süreçlere yeniden odaklanması gerektiğini, bunun için bir özel temsilci atamasının yararlı olacağı çağrısını yaptığını açıkladı.
Bununla birlikte Çavuşoğlu, ABD’nin Trump yönetimi sırasında Münbiç’ten 90 gün içinde çekilme ve 2019’da da YPG’nin Türk sınırlarından 30 kilometre güneye çekilmesine dönük sözlerini tutmamasının Ankara’da güven erozyonuna neden olduğunu kaydetti ve Washington’un önce bu güveni tazelemesi gerektiği mesajını verdi.
ABD tarafının Esad rejimi ile görüşmeme telkinine karşın Ankara’nın Türkiye-Suriye-Rusya Dışişleri Bakanları toplantısının ileriki günlerde gerçekleştirme planını değiştirmediği öngörülüyor. Aynı şekilde ABD’nin de IŞİD’e karşı YPG ile sürdürdüğü ortaklığı Ankara’nın tepkisine karşı sürdüreceği değerlendiriliyor.
UKRAYNA İÇİN TEŞEKKÜR, YAPTIRIM KONUSUNDA UYARI
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaş 2023 gündeminin en önemli başlığı olmaya devam ediyor. ABD’nin genel olarak Türkiye’nin Ukrayna bunalımının başladığı günden bu yana izlediği politikayı olumlu bulduğu, tahıl koridoru gibi girişimlerinden memnuniyet duyduğu biliniyor.
Bununla birlikte Türkiye’nin Rusya ile artan ikili ekonomik ve ticari işbirliği, enerji merkezi olma projesi gibi Amerikan politikalarına karşı girişimleri ABD’de kaygı yaratan gelişmeler olarak görünüyor. Washington görüşmeleri sırasında gündeme gelmesine karşın bu kaygıların kamuoyuna yapılan açıklamalarda dile getirilmemesi dikkat çeken bir gelişme oldu.
ABD’nin Rusya’ya uygulanan yaptırımların delinmemesi için uzun süredir Türk yetkililerle temasta olduğu biliniyor. Blinken-Çavuşoğlu görüşmesinde de konunun gündeme geldiği ve özellikle Rusya’nın uluslararası pazardan elde edemediği ürünlere Türkiye üzerinden ulaşmasının savaşı uzatacak etki yaratabileceği açısından rahatsızlığın dile getirildiği kaydedildi.
Çavuşoğlu’nun basına yaptığı açıklamalarda, Türkiye ile ABD’nin enerji işbirliği konusunda çalışmaya başlama kararını aldığını açıklamasının da Rusya’nın çağrısı sonucu Trakya’da bir gaz merkezi kurulmasının değerlendirilebileceği belirtiliyor.
ABD ve Avrupa Birliği, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığının sıfırlanmasına dönük bir politika izliyorlar. Bu nedenle, Türkiye’nin Rusya doğalgazını kendi üzerinden Avrupa pazarlarına satma girişimine mesafeli yaklaşıyorlar. Türkiye ise kurulacak bu merkezden sadece Rusya değil Azerbaycan ve Türkmenistan ve hatta ileride Irak gazının da pazarlanabileceği görüşünü savunuyor.
KONUŞULMAYAN KONULAR: S-400 VE İNSAN HAKLARI
Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması kapsamında yapılan açıklamalarda gündeme gelmeyen iki önemli konu ise Türkiye’nin topraklarında konuşlandırmaya devam ettiği Rus yapımı S-400 hava savunma sistemleri ve insan hakları oldu.
Türkiye, 2019’da S-400’leri yerleştirdiği için F-35 savaş uçağı projesinden çıkartılmış ve yaptırıma uğramıştı. Türkiye’nin F-35’ler için ödediği yaklaşık 1.4 milyar doların nasıl telafi edileceğine ilişkin teknik ve hukuki görüşmeler hala devam ediyor. Türk yetkililer, S-400’lerin bir tehdit karşısında kullanılmasının söz konusu olduğunu, böyle bir tehdit olmadığı için aktive edilmediklerini kaydediyorlar.
İnsan hakları konusu ise ABD-Türkiye Stratejik Mekanizma toplantıları kapsamında gündeme gelen başlıklar arasında yer almıyor. Washington, Türkiye’de insan hakları ve demokrasiye ilişkin ihlallere karşı yazılı açıklama yapmakla yetiniyor.
(BBC Türkçe)