BEİJİNG, 14 Nisan (Xinhua) -- Japonya, bir dizi yerel ve uluslararası muhalefete rağmen, 2011'deki tsunamide zarar gören Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltma planı doğrultusunda ilerlemeyi sürdürüyor. Güney Koreli milletvekili Seo Sam-seok, Pazartesi günü, komşu ülkelerin Japonya'nın nükleer atık suyu gelecek baharda okyanusa boşaltma planıyla mücadelesinde işbirliğinin yollarını aramak için düzenlenen bir forumda yaptığı konuşmada, "Okyanusa bırakılacak kontamine (kirli) su 10 yılda tüm Pasifik Okyanusu'na yayılacak ve denizimizin neredeyse tamamını etkileyecek" dedi. Güney Koreli siyasetçi, "Deniz kirliliği kaçınılmaz olacak, bu sebepten de hükümet ve politik çevreler insanların güvenliği için erken davranmalı" diye ekledi. Güney Kore'deki sivil toplum aktivistleri de protestolar aracılığıyla kaygılarını dile getirdi. Altı dernek ile vatandaşların oluşturduğu Pohang Sakinlerinin Tutumu isimli oluşum, Japonya'nın planına karşı geçen hafta bir eylem gerçekleştirdi. Liman kentinin, kirli suyun en çok etkilediği balıkçılık alanlarından biri olması öngörülüyor. Mevcut Moon Jae-in hükümeti, Fukuşima vilayeti yakınlarındaki Japon sularında yakalanan deniz ürünlerinin ithalatını yasaklamıştı.
Güney Kore'nin başkenti Seul'deki Japon büyükelçiliği binası önünde, Japonya'nın 2011'deki tsunamide zarar gören Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu Pasifik Okyanusu'na boşaltma planını protesto eden insanlar, 14 Nisan 2021. (Fotoğraf: Xu Ruxi/Xinhua)
Filipinler-BRICS Stratejik Araştırmaları'ndan araştırmacı Anna Malindog-Uy, Japon hükümetinin kararının komşu ülkelerdeki deniz ortamına yönelik tehlike yaratacağını belirterek, kararın "komşu ülkelere yeterli düzeyde danışmadan tek taraflı olarak" alındığını hatırlattı. Malindog-Uy, "Eğer bu üzücü planla ilgili bir şeyler ters giderse, benim ülkem Filipinler gibi gelişmekte olan ülkelerin bundan olumsuz etkileneceğine ve olumsuz sonuçları yaşarken kendi başlarına bırakılacaklarına eminiz" diye ekledi. Araştırmacı, "Japonya planını uygulamaya geçirmeden önce iki kez düşünmeli ve sağgörülü bir şekilde böyle bir karardan doğrudan etkilenecek ülkelere danışmalı" dedi. Cote d'Azur Üniversitesi'nden araştırma görevlisi ve kimyager Maria Rosa Beccia da La Croix gazetesine yaptığı açıklamada, atık sudaki radyoaktif trityum elementinin Fukuşima'da kullanılan filtreleme ve kimyasal işlem şeklindeki iki yaklaşım yöntemiyle ayrıştırılamayacağını söyledi.
Kenya'da bulunan uluslararası ilişkiler akademisyeni Cavince Adhere ise suda bulunan radyoaktif elementleri kamu sağlığı riskleriyle ilişkilendiren sayısız bilimsel çalışmaya işaret etti. "Dünyanın su yolları ile gıda sistemlerinin birbirlerine ne kadar bağlı olduğu düşünüldüğünde, Japonya'nın bu hamlesinin Kenya da dahil olmak üzere uzak yerlerdeki milyonlarca insanı etkilediği görülebilir" ifadelerini kullanan Adhere, "Japonya'nın nükleer atık bırakarak dünyayı birden fazla ve geniş kapsamlı sonuçlarla karşı karşıya bıraktığını" söyledi. Japonya'nın tsunaminin vurduğu Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'nde biriken suyu Pasifik Okyanusu'na bırakma kararını tek taraflı olarak açıklamasının üzerinden bir yıl geçti.