Halk arasında erteleme hastalığı olarak bilinen 'Procrastination', son yıllarda artmaya başladı. Modern çağda artan hastalığa dikkat çeken Klinik Psikolog ve Psikoterapist Murat Paker 'Son 10-20 yılda psikoterapide de giderek daha fazla karşılaştığımız hastalık yeni bir şey değil. Her zaman var olan ancak modern çağda gitgide daha fazla görülen bir problem olduğu için yeni olduğu sanılıyor' dedi.

Erteleme sorunuyla ilgili iki temel eğilimden bahsetmek mümkün olduğunu kaydeden Paker, 'Bir tanesi çoğu insanın kendi yeteneklerine hitap eden şeylerden ziyade yapmak zorunda kaldığı işler, gitmek zorunda kaldıkları okullar, yaşamak zorunda oldukları ortam, mekan vb. şeyler yüzünden tatminsizlik dozunda artış var. Diğeri ise sosyal medya ile her şeyi görüyoruz, başka hayatlara tanık oluyoruz. Yaşadığımız bilgi çağında bilgisayarların, sosyal medyanın, reklamların, dizi filmlerin çok hızlı değişen ve bizim bir sürü arzumuzu hızlı ve yoğun biçimde uyaran ve dikkatimizi kolayca dağıtabilecek çok zengin bir dünya var.

Bu dünyanın içinde bir sürü şeye tanık oluyoruz. Kendi hayatlarımızda yaptığımız işlerde yabancılaşmışken, sıkıcılık dozu artmışken o sıkıcılığı giderebilecek başka hayatlara sanal olarak çok kolayca erişebiliyoruz. Zengin dünyalar, parlak dünyalar, renkli hayatlar, acayip zenginlikler, varlıklar bunları çok kolay herkes görebiliyor eskiden bunlar bu kadar görülmüyordu. Dolayısıyla kendi hayatlarımızın sıkıcılığının altında daha da fazla eziliyoruz. Günümüzde çocuklar tablet, telefon, diziler gibi etkenlerle can sıkıntısına tahammül etmeyi pek öğrenmeden büyüyor.

Böyle yetişen yeni nesiller sıkıntı gerektiren işlerle karşılaştıklarında o işlere girişmek ve uğraşmak yerine o işleri olabildiğince erteleme yolunu daha kolay seçebiliyorlar. Bu genel olarak bir öz disiplin sorunu. Erteleme probleminin en ciddi sonuçlara yol açtığı alanlardan biri de sağlık alanıdır. Birçok insan kendi sağlık kontrollerini yaptırmayı ertelemekte ve bu yüzden ağır sonuçlarla karşılaşabilmektedir. Bu konuda burada bahsettiğimiz dinamiklere ek olarak daha karmaşık başka dinamiklerin varlığından da bahsetmek mümkündür' dedi.

'Mükemmelliyetçilerin erteleme problemine yakalanma ihtimalleri yüksek'

Mükemmelliyetçilik özelliğine sahip insanların erteleme problemine yakalanma ihtimalleri yüksek olduğunu ifade eden Paker, 'Bu kişilik özelliği iki kişilik tarzında ön planda görüldüğü söylenebilir. Bunlardan biri obsesif (takıntılı) kişilik tarzı. Katı, fazla kuralcı bir tarz. Mesela sınav var çalışılması lazım, ama çalışmaya başlanabilmesi için, evin, odanın, masanın çok derli toplu, düzgün temiz olması lazım, onlar olmadan çalışmaya başlanamıyor. Bu yüzden aşırı zaman harcanabiliyor, boyun erteleme yapılabiliyor. Ya da narsisistik kişilik tarzında mükemmeliyetçilik bu sefer kendini gösterme, hayran olunabilecek derecede bir performans gösterme ihtiyacı üzerinden ortaya çıkabiliyor. Bu düzeyde bir performans garantisi yoksa bolca erteleme davranışı devreye girebiliyor' şeklinde konuştu.

Tedavide erteleme dozu önemli

Hastalığın tedavisinde erteleme probleminin dozunun önemli olduğunu kaydeden Paker, 'Hafif dozlarda, hayatı zorlaştıran ama çok ağır olmayan dozlarda oluyorsa profesyonel yardıma gerek olmadan kişinin kendi düşünerek yakın çevresi ile konuşarak dikkat etmesi yeterli olabilir. Ancak erteleme problemi kronikleşmiş ve çok ağır problemler çıkartıyorsa o zaman profesyonel bir yardım gerekli olabilir. Profesyonel yardımda da tabii bir sürü alt tipi, alt mekanizması, dinamiği olduğu için o kişinin neden böyle bir probleme sahip olduğu, nasıl bir problemi olduğu, hangi kaynaklardan beslendiğinin iyi anlaşılması gerekir.

Yaş Alanlar, Tai-Chi ile Denge Kuruyor Yaş Alanlar, Tai-Chi ile Denge Kuruyor

Bunun ne tür bir duygusal arka plana sahip olduğunun iyi anlaşılıp oradaki gerilimlere çatışmalara oradaki çeşitli ilişki örüntülerine yönelik bir terapi çalışmasının yapılması gerekir. Değişik terapi yöntemleri kullanılabilir. Ama burada önemli olan yüzeysel düzeyde sadece bazı ödevler vererek, basit bazı müdahalelerle kişinin kendisini zorlayarak davranış değişiklikleri yapmak yerine, altta yatan nedenlerin anlaşılıp o kişiye özel bir ilişkisellik içinde yaklaşabilen terapi modellerin kalıcı değişiklik oluşturabilme düzeyinde daha etkili olabileceğini söyleyebiliriz' dedi.

Kaynak: iha