UNICEF, Lübnan'da kolera tespitinin ardından acil durum müdahalesini etkinleştirdi UNICEF, Lübnan'da kolera tespitinin ardından acil durum müdahalesini etkinleştirdi

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, İrritabl Bağırsak Sendromu’nun (IBS), kadınlarda erkeklere göre, 2 ila 6 kat daha sık görüldüğüne dikkat çekti.

Prof. Dr. Göral, gastrointestinal sistemin birçok nedenden dolayı kadınlarda, erkeklere göre daha karmaşık olduğuna dikkat çekerek, ‘Kadın hormonları kesinlikle önemli bir faktördür, çünkü araştırmalar kadınların, menstrüel döngüleriyle ilgili olarak sıklıkla tekrarlayan sindirim sistemi semptomları yaşadıklarını göstermiştir.

Kadınların bağırsakları da, ortalama erkeklerden 10 cm daha uzundur ve bir kadının mide-bağırsak organları, erkeklere göre daha karmaşıktır, çünkü üreme organları ile de yer paylaşmak zorunda kalırlar. Kadınlarda gerek hormonların farklı etkisi gerekse yaşadıkları sorunlar, sorumluluklar, çocuk, iş ve ev problemleri, sindirim sistemi ve bağırsak sorunlarının daha sık olmasına neden olmaktadır. Fizyolojik ve hormonal farklılıklar nedeniyle, kadınlar sindirim sağlığı konusunda, zorlu bir savaşla karşı karşıya kalmaktadır’ diye konuştu.

‘YAŞAM STRESİ YÖNETİLMELİ’

IBS'li hastalarda tahriş edici maddelere (bağırsak gazı gibi) karşı diğer insanları rahatsız etmeyecek aşırı hassasiyet bulunduğunu belirten Prof. Dr. Göral, şöyle devam etti: ‘Bir kişinin duygusal stresi varsa, IBS yanıtı daha kötü olabilir. Bu, 'fonksiyonel' bir problemdir. Yani, bağırsak beyin mutsuzluk oluşturuyorsa, bağırsak da, mutsuz olabilmektedir. Beyindeki stres ve huzursuzluk, bağırsakları da huzursuz etmektedir. Çünkü beyin ve bağırsaklar beraber çalışmaktadır. Semptomlar genellikle ishal, kabızlık veya her ikisinin kombinasyonunu içerir. Şişkinlik ve karın ağrısı, sendromun bir parçasıdır ve genellikle bağırsak hareketlerinden sonra düzelir. Tanı, belirli kriterlerine ve diğer objektif bulguların eksikliğine göre konur. Yaşam stresini yönetme, destek alma için başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesini içeren yaşam tarzı değişiklikleri önerilir.’