Böylelikle tarihte ilk kez bir robot, ‘kendini keşfetmiş’ oldu.
İnsanların ve diğer canlıların kendi vücut modellerini çıkarma ve algılama süreci daha bebeklikte başlıyor. Bu sayede giyinirken veya top oynarken, insan beyni sürekli olarak yeni hareketleri planlıyor. Bu da bir yere çarpmadan, takılmadan veya düşmeden hareket etmelerini sağlıyor.
Araştırmanın başyazarı Boyuan Chen, ‘Biz insanlar, açıkça bir benlik kavramına sahibiz’ diye konuştu:
Gözlerinizi kapatın ve kollarınızı öne doğru uzatırsanız veya bir adım geri giderseniz kendi vücudunuzun nasıl hareket edeceğini hayal etmeye çalışın. Beynimizin içinde bir yerde benlik kavramına sahibiz.
Araştırma ekibi bu öz farkındalığı makinelerde de sağlamak için bu süreci robotlara uyarladı.
Böylece tarihte ilk kez, insan yardımı olmadan kendi vücudunu tanıyabilen ve modelini kavrayabilen bir robot tasarlandı.
İlk olarak, üretilen bir robotik kol, 5 video kameradan oluşan bir çember içine yerleştirildi. Robot bu çemberin içinde serbestçe hareket ederken kameralardan kendisini izliyordu.
Böylece robotun, etrafı aynalarla çevrili bir odada kendini ilk kez keşfeden bir bebek gibi hareket etmesi sağlandı.
Robotik kol bu süreçte sinir ağlarından aldığı çeşitli hareket komutlarına tepki olarak vücudunu nasıl hareket ettirmesi gerektiğini öğrendi.
Yaklaşık üç saatlik deneyin ardından robot durdu. Sinir ağı, robotun hareketleri ve çevresinde kapladığı hacim arasındaki ilişkiyi öğrenmeyi tamamlamıştı.
Hakemli bilimsel dergi Science Robotics'te yayımlanan çalışmada robotun öğrendiği bu vücut modelini hareketi planlamak, hedeflere ulaşmak ve çeşitli durumlarda engellerden kaçınmak için kullanabildiği ifade edildi.
Dahası, vücuduna vereceği olası hasarları öngörüp otomatik olarak düzeltmeyi başardı. Columbia Üniversitesi Yaratıcı Makineler Laboratuvarı yöneticisi Hod Lipson, bu çalışmanın robotiğe ne kazandırdığını şöyle açıkladı:
Bir robot, hayvan veya insan, doğru bir öz-modele sahipse, daha işlevli olabilir, daha iyi kararlar verebilir ve evrimsel bir avantajı olur.
Lipson, bu çalışmada elde edilen öz-farkındalığın, 'insanlarınkiyle karşılaştırıldığında önemsiz kaldığını ama bir yerden başlamak gerektiğini’ belirtti.