Kriyosfer, esas olarak belirli bir kalınlığa sahip ve sürekli olarak donma noktasının altındaki bölgelere yayılan buzullar, donmuş toprak, kar örtüsü ve deniz buzulları için kullanılan bir terim. Dünyadaki tatlı su kaynaklarının yüzde 70'inden fazlasını depolayan kriyosfer, Dünya'nın yaşam sisteminin su kaynakları, enerji ve gıda güvenliği gibi kilit unsurlarını desteklemede önemli role sahip.
Bu bileşenler iklim ısınmasına karşı hassas ve kriyosferdeki değişiklikler insan toplumu için ciddi tehlikelere yol açabilir. Bu tehlikelerin halkın dikkatini oldukça çekmesine rağmen, kriyosferdeki tehlikelerin geçtiğimiz onlarca yıldır nasıl değiştiğine dair sentez yoluyla yapılmış bir inceleme hala yok.
Çin Bilimler Akademisi'ne bağlı Eko-Çevre ve Kaynaklar Kuzeybatı Enstitüsü, Lanzhou Üniversitesi ve Lanzhou Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacılar, kriyosferdeki farklı türdeki tehlikelerin oluşumlarını, mekanizmalarını ve etkilerini analiz ederek iklim değişikliğinden dolayı oluşmuş olabilecek muhtemel tehlikeleri sıraladı ve gelecekte bu tehlikeleri azaltabilecek yaklaşımlara ilişkin önerilerde bulundu.
İklim değişikliği, diğerlerinin yanı sıra arktik kıyı erozyonu, deniz seviyelerinin yükselmesi, çığlar, buzul taşması ve çökmesi gibi bir dizi tehlikeye de yol açabilir.
Örneğin Kuzey Kutbu'ndaki donmuş toprak, küresel kıyı şeridinin üçte birini oluşturuyor ve kıyı erozyonu, kara ve okyanus arasındaki etkileşimi doğrudan yansıtıyor. Araştırmaya göre, geri dönüşü olmayan kıyı ve toprak kaybı yerli, endüstriyel, bilimsel ve hatta askeri topluluklar için önemli bir tehdit oluşturuyor.
Bu nedenle uzmanlar, kriyosferdeki değişiklikleri ve sonuçlarını anlamanın, insanların giderek ısınan dünyada uyum stratejileri geliştirmesine yönelik kritik bir adım haline geldiğine inanıyor.
Araştırma ekibini yöneten Eko-Çevre ve Kaynaklar Kuzeybatı Enstitüsü'nden araştırmacı Ding Yongjian, "Kriyosferin küçüldüğü ve ısınan bir iklimde kriyosferdeki tehlikelerin büyük ihtimalle artacağı sonucuna vardık" dedi.
Ding, iklim değişikliği ve kriyosferdeki istikrarsızlığın sosyal ve ekonomik riskleri daha da artıracağını belirtirken, kriyosfere yönelik tehlikelerin son derece belirsiz kalmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Bu nedenle araştırmacılar, farklı kaynaklardan gelen verileri kullanarak deniz buzu ve buzdağlarının dağılımına ilişkin yüksek kaliteli veri tabanı oluşturmanın önemli olduğunu ve birleştirilmiş modellerin geliştirilmesinin bu tür tehlikelere ilişkin tahminlerin doğruluğunu artıracağını belirtiyor. Araştırmanın sonuçları Earth-Science Reviews dergisinde yayımlandı.