Global tedarik zincirindeki aksamalar ve enflasyon ilişkisi

Abone Ol

Pandemi sürecinde birçok işyeri faaliyetini gerçekleştiremedi. Akabinde nakit dengesi bozuldu ve kapanmak zorunda kaldı. Öz kaynağı ve nakit dengesi düzgün olanlar ise yollarına devam etti. 

Kimi zaman jeopolitik riskler, kimi zaman yaptırımlar, uluslararası mal akışını ve ticareti olumsuz etkiledi. O zaman ayakta kalanlar fiyatlarla istediği gibi oynama fırsatı buldu. Tüm dünya önce arz kaynaklı enflasyonu yaşadı. Çünkü üretim ve lojistikteki aksamalar, arzın talebin olduğu yere zamanında ve düşük maliyetle ulaşmasını engelledi. Daha sonra ertelenen talep devreye girdi ve arz tarafı yetersiz kalınca global ekonomilerde enflasyon sorunu bu sefer talep kaynaklı olarak baş göstermeye başladı. 

Artırılan faizlerle birlikte özellikle tüketim ekonomilerinde talep dizginlenmeye çalışılsa da arz dengesinin sağlanamaması ve talebin normalden farklı yani ertelenen talep olması nedeniyle önemli bir başarı elde edilemedi. Çünkü ertelenen talebin faize duyarlılığı daha azdır. Bu nedenle de yüksek faizlerin daha uzun süre kalabileceği söyleniyor ve enflasyonun düşüşünden emin olmadıkça da düşürülmeyecektir.

Şimdi, gündeme tedarik zincirini bozacak yeni bir konu daha girmiş bulunuyor. 

Yemen’deki Husiler, ABD’nin güvenli deniz taşımacılığı için çok uluslu koalisyon kurulduğunu duyurmasına rağmen Kızıldeniz’de İsrail ile bağlantılı gemileri hedef almaya devam edeceklerini açıkladı.

ABD’nin, Kızıldeniz’de deniz taşımacılığını güvence altına almak için çok uluslu bir koalisyon kurulduğu yönündeki açıklamasına, Yemen’deki Husiler’den cevap geldi. Husilerin üst düzey isimlerinden Muhammed El Bukhaiti konuyla ilgili açıklamasında, “Deniz ittifakı kurulsa da kurulmasa da Filistin meselesinde tavrımız değişmeyecek” ifadelerini kullandı. İsrail gemilerini ve İsrail’e giden gemileri hedef almaya devam edeceklerini söyleyen El Bukhaiti, “Kuşatma bitene, gıda ve ilaç girişi olana kadar Filistin’e ve Gazze Şeridi’ne desteğimiz devam edecek, mazlum Filistin halkına desteğimiz sürekli olacaktır” dedi.

ABD DAHİL 10 ÜLKE VAR

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin yaptığı yazılı açıklamada, “Kızıldeniz, seyrüsefer özgürlüğü için hayati öneme sahip kritik bir su yolu ve uluslararası ticareti kolaylaştıran önemli bir ticari koridordur. Seyrüsefer özgürlüğünün temel ilkesini korumaya çalışan ülkeler, uluslararası sulardan yasal olarak geçiş yapan birçok ülkenin ticari gemilerine balistik füzeler ve insansız hava aracı (İHA) fırlatan bu devlet dışı aktörün yol açtığı zorluklarla mücadele etmek için bir araya gelmeli. Bu nedenle bugün, Ortak Deniz Kuvvetleri çatısı altında ve Kızıldeniz’de güvenliğe odaklanan 153. Görev Gücü’nün liderliğinde önemli bir yeni çok uluslu güvenlik girişimi olan Prosperity Guardian Operation’ın (Refah Muhafızı Operasyonu) kurulduğunu duyuruyorum” ifadelerini kullanmıştı. Austin, söz konusu misyonda ABD ile birlikte İngiltere, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya’nın yer aldığını aktarmıştı.

HEDEF, İSRAİLLE İLİŞKİLİ GEMİLER

Kızıldeniz’deki gemileri İsrail’e doğru gitmemeleri konusunda uyaran Husiler, geçtiğimiz hafta Babülmendep Boğazı’ndaki Norveç bandıralı ‘STRINDA’ adlı ticari tankeri seyir füzesiyle vurmuş, daha önce de İsrail’e ait olduğu iddia edilen Galaxy Leader adlı gemiye el koyarken, iki ticari gemiye ise füze ve drone saldırısı düzenlemişti. Alman Hapag-Lloyd ile Danimarkalı A.P. Moller-Maersk taşımacılık şirketleri ile petrol devi BP, saldırılar nedeniyle Kızıldeniz’deki sevkiyatlarını durdurmuştu.

İşte bu gelişmeler, önümüzdeki süreçte arz aksaklıklarının tekrar başlayabileceği sinyalini veriyor. Özellikle Uzakdoğu menşeli ürünler ve petrol akışında aksamalar olacak gibi görünüyor. 

Bir yandan resesyon kaygıları, diğer yandan jeopolitik gelişmeler, 2024 yılının zorlu geçebileceğinin sinyallerini vermeye başladı bile.

(İTO HABER)