Uyarı: Bu haber cinsel şiddet tanımları içermektedir.
Ama ‘ölü el’ İtalyan folklöründe bir umacı değil, genel olarak kadınları hedef alan bir cinsel saldırı formu. ‘Mano morta’ kadınların mahrem yerlerine dokunmayı; elle tacizi tanımlıyor.
Birçok kadın kalabalık otobüslerde ya da trenlerde elle tacize uğradığını söylüyor.
İtalyancada mano morta, bu kasıtlı davranışı net bir şekilde tanımlıyor. Fakat başka ülkelerde kadınlar aynı tacize uğramalarına karşın, dillerinde tam da bunu tanımlayan bir karşılık olmayabilir.
İngilizcede ‘gaslighting’, ‘upskirting’ ve ‘love bombing’ (aşk-sevgi bombardımanı) gibi sözcükler, farklı taciz türlerini tanımlamak için giderek artan bir yaygınlıkta kullanılıyor.
Gaslighting - kişinin kendi çıkarı için bir başkasını kasten yanıltması, psikolojik manipülasyon yoluyla birinin kendinden şüphe etmesini sağlama çabası- Merriam-Webster sözlüğü tarafından 2022'nin sözcüğü olarak seçildi.
Merriam-Webster'a göre bu yıl ‘gaslighting’ kelimesi aramaları yüzde 1.740 oranında attı.
TikTok'ta #gaslighting videoları 1,9 milyar kez izlendi. #Love bombing vidolarının izlenme sayısı da 250 milyona yaklaştı.
Kadına karşı şiddet ve dil konusunda araştırmalar yapan Dr. Alessia Tranchese, ‘Cinsel taciz ya da cinsiyetçiliğin diğer formlarını tanımlamayan bu sözcükler, feminizmin büyük bir sosyal hareket olarak ortaya çıktığı zamanlarda dile girdi.’
Portsmouth Üniversitesi İletişim ve Uygulamalı Dil Bilimi Bölümü öğretim üyesi Dr. Tranchese, mevcut taciz formlarını tanımlamak için kullanılan yeni sözcüklerin nasıl cinsiyete dayalı şiddete karşı çıkmanın bir yolu olabileceği üzerine çalışmalar yürütüyor:
‘Dilin, hem kadınlar ve erkekler arasındaki eşit olmayan ilişkileri yansıttığını hem de ilişkilerin yaşama geçirilebildiği ve yeniden yaratılabildiği bir yer olduğunu söyleyebiliriz.’
Ama yeni sözcüklerin kullanıma sokulması, bugün dünyada kadınların karşı karşıya olduğu tacizlerle mücadeleye gerçekten katkıda bulunabilir mi?
BBC 100 Kadın sezonu kapsamında Birleşik Krallık, Güney Amerika ve Orta Doğu’da cinsel saldırı ve tacizleri betimlemek için kullanılan sözcüklerin yayılmasına yönelik çalışmalar yapan üç kadınla konuştuk.
STEALTHİNG
2020’de Michaela Coel’in ‘I May Destroy You’ (Seni Mahvedebilirim) adlı televizyon dizisi yayına girer girmez çok sevildi. Ama bir kadının uğradığı cinsel saldırıya odaklanan bu İngiliz dizisindeki bir sahne 20 bin kilometre ötedeki Şilili milletvekili Maite Orsini’yi derinden sarstı.
Bu sahnede Arabella, partnerinin cinsel ilişki sırasında, kendi rızası olmadan prezervatifini çıkarıyor. Bu durum için İngilizcede ‘stealthing’ sözcüğü kullanıyor.
Aynı zamanda bir hukukçu olan Maite Orsini diziden sonra stealthing’in Birleşik Krallık, Almanya, Kanada ve ABD’nin California eyaletinde tecavüz olarak kabul edildiğini öğrenmiş.
Stealthing, Şili’de suç olarak kabul edilmediği için, bu tür vakalarla ilgili resmi bir veri yok. Orsini daha sonra dostlarıyla, tanıdığı kişilerle ve iş yerindeki arkadaşlarıyla konuşunca bunun sınırları aşan bir mesele olduğunu ve mağdurlara yönelik bir yasal bir koruma olmadığını fark etmiş.
Stealthing’in Şili’de yasalara geçmesi gerektiğine karar vermiş ve bir yasa tasarısı hazırlamış.
‘Stealthing’e İspanyolcada bir karşılık bulma konusunda çok tartıştık ama ben buna karşı çıktım. Buna maruz kalanların internette arama yapıp istedikleri bilgiye ulaşabilmeleri için sözcüğün İngilizce kalması gerektiğini savundum.
Şili’de ‘Stealthing’ yasa tasarısı Ocak’ta parlamentonun alt kanadının onayını aldı ve senatoya havale edildi.
Orsini’nin tasarısı stealthing’in bir cinsel saldırı olarak cezalandırılmasını öngörüyor.
Dr. Tranchese, ‘Bunu kadınların dilin gücünü ellerine almaları’ olarak niteliyor ve ‘Sözlükleri düşünün. Sözlükleri kim yazıyor? Geleneksel olarak erkekler. Çünkü kadınların yazar, avukat ya da doktor olmalarına izin verilmiyordu. Bilgi, anlam yaratma süreci erkeklere özgü bir şeydi.’
Orsini de ‘Bu tür saldırılara maruz kalanlar için dilin önemli rol oynayabileceğini belirterek ‘Daha önce belli bir sözcükle tanımlanmayan bu tür davranışların adını koymak mağdurların kendilerini mağdur olarak kabul etmesini sağlayabilir’ diyor:
‘Stealthing’in böyle bir suçun varlığı konusunda farkındalık yaratabilmesi için ceza kanunumuza girmesini istedim. Bu sayede böyle bir suçun mağduru olan kadınlar ve kızlar bunun yasalarımızda yer aldığını görüp şikayette bulunabilir.’
DOWNBLOUSİNG
Kuzey İrlandalı bir siyasetçiye göre dil, aynı zamanda kadınların kamusal alanlarda nasıl kendilerini daha az güvende hissettiklerini anlamak için de kullanılıyor.
Eski Adalet Bakanı Naomi Long tarafından Mart’ta Kuzey İrlanda parlamentosuna yeni bir cinsel saldırı tasarısı sunuldu.
Bu tasarı da ‘downblousing’ gibi birkaç yeni kavram da yer alıyor. Downblousing, bir kişinin rızası olmadan yukarıdan vücudunun üst kısmının fotoğrafını çekmek anlamına geliyor.
Long, ‘Bu çok farklı bir taciz türü. Kadını aşağılamayı, değersizleştirmeyi ve korkutmayı amaçlıyor’ diyor.
Naomi Long, daha önce yasalarda böyle bir tanımının olmamasının hem mağdurların hem de polis için zorluğa neden olduğunu, çünkü kimsenin ne yapılacağını bilemediğini söylüyor:
‘Mahremiyetinizin ihlal edildiğini biliyorsunuz, bunun sizde kaygı yarattığını biliyorsunuz ve kendinizi aşağılanmış hissediyorsunuz. Polise gidiyorsunuz ama polis bunun suç olup olmadığından emin değil. Bu çok kaygı verici bir durum.’
Kuzey İrlanda Birleşik Krallık’ta downblousing’i suç sayan ilk yer. Bunu İngiltere ve Galler’in izlemesi bekleniyor.
DİLİN FONKSİYONU
Prof. Lera Boroditsky, insanların ‘nasıl bu kadar zeki olduğu’ sorusunun yanıtını arıyor. Ve dilin bunda çok önemli bir rolü olduğunu söylüyor:
‘Diller canlıdır. İhtiyaçlarımıza göre bunları değiştirebiliriz. Gerçeklik, konuştuğumuz dilin düşünme şeklimizi nasıl etkilediği, aynı zamanda etrafımızdaki insanların konuşma şekillerini değiştirebilmek için kendi konuşma şeklimizi nasıl değiştirmeye çalışabileceğimiz konusunda inanılmaz soruları gündeme getiriyor.’
Bilişsel bilimci Prof. Borodistsky, zihinlerimizle dil ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi imceliyor. Özellikle de toplumda nasıl anlam yarattığımızı:
‘Belli bir kavrama verdiğimiz ismin etkisini değerlendirirken bunun özgüllüğünü de dikkate almalıyız. Eskiden cinsel saldırı mağdurlarına ‘Bu seni öperken mi oldu?’ diye sorulabilirdi. Birçok kişi için öpmek hoş bir şeydir. Ama bir yabancıya ağız temasına zorlanmak değil.’
‘Yani buna öpme değil ‘Ağızla temasa zorlanmak’ derseniz jüri üyelerinin zihninde tamamen farklı bir imge yaratmış olursunuz. Bu özgüllük, daha bildik ve genel bir sözcükten çok farklı duygusal tepki yaratır.
Evlilik içi tecavüz
Lamya Lofty, Mısırlı kadınların karşılaştığı şiddet ve taciz vakalarını her gün dinliyor. Bunlar arasında genellikle polise ihbar edilmeyen evlilik içi tecavüz olayları da var.
Lofty, ‘Kadınların kendileri bu durumda şiddete maruz kaldıklarının farkında olmayabiliyor, sorun bu’ diyor.
Yeni Kadın Vakfı’nda yöneticilik yapan Lamya Lofty taciz edilen kadınlara sığınacak bir yer sağlıyor ve eşler arasındaki arabuluculuk sürecini takip ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018’de yayımladığı bir rapora göre Mısır’da 15 ila 49 yaş arasında evli ya da erkek arkadaşı olan kadınların yüzde 30’u eşlerinden en az bir kere fiziki ya da cinsel şiddet gördüğünü söylüyor.
Eşlerinin tecavüzüne uğrayan kadınların birçoğu kendini tecavüz kurbanı olarak tanımlamıyor. ‘Öyleyse bu kadınlar kime, hangi konuda şikayette bulunsun?’ diye soruyor Lamya Lofty.
Mısır yasaları tecavüzden suçlu bulunan bir erkeğin müebbet hapse – hatta idam cezasına – çarptırılmasını öngörebiliyor. Fakat ceza kanununda evlilik içi tecavüz tanımlanmamış.
Lamya Lofty’nin vakfı, özellikle evlilik içi tecavüzü zikreden ve bir suç olarak tanımlanmasını talep eden yasa önerisinin hazırlanmasına yardımcı oldu.
Meclise ikinci kez bu yönde bir öneri sunulduğunu söyleyen Lofty, konunun gündeme alınmasını bekliyor.
‘Tecavüz, toplumun reddettiği ve cezalandırdığı bir konu. Evlilik ilişkisinde bu terimi kullanmak istememelerinin sebebi bu’ diyor.
Lofty dildeki sınırlamaların politika oluşturmayı aşıp gündelik diyaloglara nüfuz ettiğini söylüyor. Lofty’e göre ‘Aghtesab zawgy’ ifadesi ‘evlilik içi tecavüz’ anlamına geliyor. Bu ifade Mısır’da insan hakları aktivistleri tarafından 80’li yıllardan beri kullanılıyor. Ancak zaman için bunun kullanımı dar bir çevreyle sınırlı kaldı.
Ama şimdi durum yavaş yavaş değişiyor. 2020’de yayınlanan Newton’s Game'de (Newton’ın Oyunu) kocanın karısına tecavüz ettiği bir sahne var.
Lofty, ‘Bu sahneyi görür görmez ‘Bu bizde de oluyor’ dedim. Bazıları daha sonra 'aghtesab zawgy'ı bile kullanmaya başladı. Bana ‘Eğer bu bize de oluyor’ dersek bizi ciddiye alırlar mı? diye soranlar oldu. Oysa daha önce böyle bir şey yokmuş gibi susturulduk ve yok sayıldık’
(Katkıda bulunanlar: Inma Gil, Valeria Perasso, Sara Abou Bakr. BBC Türkçe)