TÜİK tarafından nisan ayı enflasyon verileri açıklandı. İncelemeye önce tüketici fiyatlarından başlayalım. Nisan ayı TÜFE verisi aylık yüzde 2.39, yıllık olarak da yüzde 43.68 olarak açıklandı. Beklentilerin de altında gelen tüketici enflasyon verisinde, yıllık bazda ciddi düşüş gerçekleşti. 

Detaya baktığımızda; aylık bazda artış rekorunun yüzde 5.93 ile haberleşmede olduğunu görüyoruz. Onu yüzde 4.24 ile lokanta ve oteller takip ediyor. Gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık artış oranı yüzde 3.95, giyim ve ayakkabıda ise yüzde 3.82 olarak gerçekleşmiş. Temel ihtiyaç maddelerinin bulunduğu bu gruplarda enflasyonun hâlâ yüksek olması, sokaktaki vatandaşın enflasyonu daha fazla hissetmesine neden oluyor.

Peki, enflasyondaki düşüş eğilimi devam eder mi?

GLOBAL TALEP DARALMASI

Bunun için önce Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi’ne (Yİ-ÜFE) bakıyoruz. Verilere göre nisan ayı aylık artış oranı yüzde 0.81, ancak daha detaya baktığımızda aylık bazda yurt içi ÜFE düşüşünün asıl sebebinin aylık bazda yüzde 16.98 düşen elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme kaleminden geldiğini görüyoruz. Gıdada yurt içi ÜFE verisi, aylık bazda yüzde 4.08 oranındadır. Bu durum, gıda enflasyonundaki ateşin henüz düşmediğini bize gösteriyor. Metal cevherindeki aylık yüzde 4.74 artış oranı, önümüzdeki günlerde metal mamullerde maliyetten kaynaklanan fiyat artışı görme riskini artırdı. Tekstil ürünlerindeki aylık yüzde 3.97 artış da sokaktaki vatandaşın hem gıdada hem de giyim gibi ürünlerde enflasyonu hissetmeye devam edeceğini gösteriyor.

Buradan görüleceği üzere yurt içi ÜFE rakamı bize temel ihtiyaç maddelerinde hâlâ direnç gösteren bir enflasyon bulunduğunu gösteriyor. Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz sanayi üretim ve satış verileri ise talepte bir durulma olduğunu gösterdiğinden, temel ihtiyaç maddelerindeki bu yüksek oranın özellikle deprem bölgesine destek amaçlı diğer bölgelerden gelen yüksek taleple ilgili bir enflasyon olabileceği ihtimalini artırıyor. Global talep daralması ile beraber, deprem nedeniyle yapılan yardım amaçlı yüklü satın almaların hızının düşmesi ve sera ürününden tarla ürününe geçilmeye başlanacak olmasıyla önümüzdeki dönemde temel ihtiyaç maddelerinde enflasyon artışının hız kesme ihtimali yüksektir. 

KURLAR HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

Önümüzdeki dönemde enflasyonda düşüş eğiliminin sürdürülmesi daha da zor olacak. Baz etkisi azalacağından düşüşler daha sınırlı olabilir. Bu nedenle de kurlar hayati önem taşıyor. Döviz kurlarında olabilecek oynaklık veya yükselişler anında fiyatlara yansıyacağından enflasyonu tetikleme riski devam ediyor. O yüzden kurdaki yükselişlere karşı daha hassas olunmalı. Enerji fiyatları ve lojistik maliyetlerinin düşmesi ihracatçının maliyetlerini de aşağı yönde etkiliyor. Kaldı ki, hammadde fiyat düşüşleri de girdi maliyetini azaltmakta olduğundan dinamik bir maliyet yönetimiyle yapılan fiyatlamalarda rekabet avantajının kaybolmadığı da görülecektir.

Her kur artışı kalıcı fiyat artışı demek olduğundan sağladığı geçici ihracat avantajından daha ağır zararlara neden oluyor ve gelir dağılımında onarılması zor yaralar açıyor. Bu nedenle yapılan ücret ayarlamaları yetersiz kalıyor ve hayat pahalılığı kalıcı hale geliyor.

Rekabet, verimlilik ve ölçek büyüklüğüyle ilgilidir. Özellikle ihracat yapan firmaların bunu unutmamasında fayda var.

(İTO HABER)