Raporda düşen doğurganlık oranlarının, insanların daha az çocuk sahibi olması yönündeki uzun vadeli trendle birlikte ülkedeki bebek sayısı düşüşünü derinleştireceği belirtilerek, bunun İngiltere'yi daha az işçi, daha zayıf bir ekonomi ve sürdürülemez bir kamu maliyesi ile baş başa bırakabileceği belirtildi.
İngiltere ve Galler'de toplam doğurganlık oranı (TFR) olarak da bilinen kadın başına çocuk sayısı, 2. Dünya Savaşı sonrası ulaşılan 2,93 zirvesinden, 2020 yılında bu rakamın neredeyse yarısı olan 1,58'e düştü. TFR, 1970'lerin başından beri, kritik yenileme oranı olan 2,1 çocuğun altında kaldı. SMF, İngiltere'ye yönelik gerçekleşecek göçün ölçeğine ve yaşam beklentisindeki eğilimlere bağlı olarak, İngiltere'nin 21. yüzyılda nüfusunun küçülebileceğini bildirdi.
Kamu düzeniyle ilgili siyaset üretmek amacıyla faaliyet veren Londra merkezli SMF'nin baş ekonomisti Aveek Bhattacharya şunları söyledi: "Hükümetin doğum oranını artırmak için müdahale edip etmeyeceği sorusu, incelikle ele alınması gereken hassas bir konu. Bununla birlikte, doğurganlık oranlarındaki endişe verici düşüş ve nüfusun yaşlanmasının sosyal ve ekonomik refahımız için oluşturduğu riskler göz önüne alındığında, bu tartışmada boyun eğmememiz gerektiği ortaya çıkıyor."
Ebeveynlere ödeme yapılması, daha fazla ebeveyn izni hakkı ve kreşlerin ucuzlaması gibi etkin müdahalelerin gerçekleştirilebileceği belirtilen raporda bu tür politikaların çok maliyetli olabileceği ve doğum oranında yalnızca mütevazı bir artış sağlayabileceği konusunda da uyarıda bulunuldu.