Bu virüs, insanların deli gibi dans etmesine sebep oluyordu. Yemeden, içmeden, uyumadan ve konuşmadan sadece deliler gibi dans eden insanlar ise en sonunda tahmin edebileceğiniz gibi ölüyordu. Peki neden?
İNSANLARIN ÖLESİYE DANS ETMESİ NASIL BAŞLADI?
Bütün olay Fransa’nın Strazburg kentinde, sıcak bir yaz gününde başladı. Bir avuç insan meydanlarda dans etmeye başladı. Bu bir avuç insanın kolları sürekli sallanıyor, vücutları yerinde durmuyor ve kıyafetleri terden sırılsıklam oluyordu. Artık bu dans durmuyor ve ertesi güne kadar uzuyordu.
İlk başlarda yemeyi içmeyi bırakan insanların sayısı azdı ve bu insanların yorgunlukları ve acıları yüzlerinden okunuyordu ancak yine de dans etmeyi bırakmıyorlardı. Artık yönetici otoriteler devreye girdiğinde çok geçti zira dans edenler bir avuç insan değil, yüzlerce insandı.
1530 yılında fizikçi Paracelsus’un yazdığına göre Strazburg’daki bu dans virüsü, 1518 yılının Temmuz ayında yalnız bir kadının evinden çıkıp birkaç gün boyunca dans etmesiyle başladı ve olay 1 hafta içinde yüzlerce kişiye yayıldı.
O Dönem Doktorlarına Göre; İnsanlar Neden Ölesiye Dans Etmeye Başladı
1518 yılında kaydedilen bu olayda dans edenlerin sayısı binleri bulmuştu ve onları izlemek için toplanan kalabalık, dans edenlerin birkaçının pat diye yere düştüğünü gördü. İnsanlar artık dans etmeyi bırakmadığı, yemek yemediği, su içmediği ve uyumadığı için ölmeye başlamıştı. Peki neden?
Olayı görmek için şehre gelen zengin ve soylular ise bu durumdan hiç zevk almıyordu. Hatta yazar Sebastian Brant, Ship of Fools (Aptallar Gemisi) şiirini bu olay üzerine yazmıştır. O ve onun yüksek mertebedeki dostları, yerel doktorlara danıştılar ve doktorlar, bu dansın sebebinin insanların beynindeki ‘aşırı ısınmış kan’ sonucu yapıldığı teşhisini koydular.
İNSANLAR ÖLESİYE DANS EDERKEN OTORİTELER NE KARAR VERDİ?
Yüksek mertebedeki insanlar ise sonuç olarak ‘daha fazla dans!’ kararına vardılar. Strazburg’ta bir açık hava pazarının boşaltılmasını emrettiler, lonca salonlarına el koydular ve at fuarının yanına bir sahne diktiler. Delirmişçesine dans eden insanları hastalıktan kurtulacaklarına inanarak bu yerlere yönlendirdiler. Hatta kavalcılar ve davulcular bile kiralandı ve insanlar bu mekanlarda, sıcak yaz günlerinde dans etmeye devam ettiler.
Ancak işe yaramadı ve insanlar yine bayılana hatta ölene kadar dans ettiler. Otoriteler bir hata yaptığını anladı ve halk arasında müziği ve dans etmeyi yasakladılar. Dansçılar, merkezin yakınlarındaki Saverne kasabasının yukarısındaki tepelerdeki küflü bir mağarada bulunan St Vitus'a adanmış bir tapınağa götürüldü. Arşivlere göre takip eden haftalarda dansçıların çoğu vahşi hareketlerini durdurdu ve salgın sona erdi.
Gerçekten, Modern Bilim İnsanlarına Göre Bu İnsanlar Neden Ölesiye Dans Etti?
Çeşitli bilim insanlarının dediğine göre; 1518 yılında Strazburg’da gerçekleşen bu esrarengiz ‘dans vebası’, nemli çavdarda yetişen LSD tarzı bir kimyasal üreten küf türü ile kontamine edilmiş gıdaların fazla tüketilmesinden kaynaklanmış. Bu tarz gıdalar korkunç halüsinasyonlara ve şiddetli seğirmelere yol açıyor.
Ancak çoğunlukta olan başka bilim insanlarına göreyse bunun herhangi bir kimyasal ile alakası yok. Bu ‘dans vebası’nın en doğru olabilecek sebebi, bir psikolojik hastalık olan ‘kitlesel histeri’. Peki kitlesel histeri nedir?
Salgın histeri veya kitlesel histeri, büyük insan gruplarında veya kurumlarda endişe koşulları altında meydana gelen bulaşıcı dissosiyatif olaylara denir. Buna verilebilecek örneklerden biri genellikle okullarda görülen toplu bayılma olayları veya biri hasta olduktan sonra herkesin kendini hasta hissetmesi.
Strazburg’daki İnsanlar Neden Kendini Endişeli Hissediyordu?
Peki o dönemdeki insanlar neden kendilerini endişeli koşullar altında hissediyordu? Cevap din. İnsanların arasında daha önce tapınağından bahsettiğimiz St. Vitus’un günahkarları dans ederek cezalandıracağına dair bir toplumsal inanış vardı. Yani St. Vitus’un bir laneti vardı ve bu insanları endişelendiriyordu.
İnsanlar, günahkar olduklarını düşünüp dans ederek günahlarının cezasını çekip telafi etmek adına dans ediyorlardı ancak asla durmuyorlardı. 1500'lerin başında Strazburg'daki yaşam, bu psikolojik hastalığın patlak vermesi için başka bir temel koşulu daha yerine getiriyordu: yaşam zorluğu.
Sosyal ve dini çatışmalar, korkunç yeni hastalıklar, hasat başarısızlıkları ve buğday fiyatlarının artması yaygın sefalete neden oldu. 1517 yılı Strazburg için çok zordu, ondan sonraki yaz ayında yetimhaneler, hastaneler ve barınaklar çaresizlerle ve fakirlerle dolup taşıyordu. Bunlar, şehrin bazı sakinlerinin tanrının onlara kızgın olduğunu ve St. Vitus'un şehrin sokaklarını kolaçan ettiğini hayal etmeleri için ideal koşullardı.
Neyse ki 1518 dans salgını, Avrupa'da türünün son örneğiydi ve bir daha buna benzer hiçbir olay yaşanmadı.
(WebTekno)