Sağlık

Dondurulmuş embriyolardan doğan çocuklarda kanser riski daha yüksek

Bilim insanları, donmuş embriyolardan doğan tüp bebeklerinin (IVF) daha yüksek kanser riski altında olduğu sonucuna ulaştı.

Abone Ol

Geniş kapsamlı bir İskandinav araştırması, donmuş embriyoların kullanımıyla doğan çocukların diğer yöntemlerle doğan çocuklara göre kanser olma riskinin az da olsa artabileceğini gösteriyor.

Gerçekte kansere yakalanmış çocukların sayısı düşük ancak araştırmacılar, embriyoların dondurulup çözülmesinin gelecek nesillerin sağlığını nasıl etkileyebileceği hakkında daha fazla şey öğrenilene kadar kliniklerin ‘her şeyi dondur’ yaklaşımından uzaklaşmaları gerektiğini söylüyorlar.

IVF SAYISI SÜREKLİ ARTIYOR

Avrupa'da yaklaşık 12 çocuktan birinin şu anda tüp bebek (IVF) dahil olmak üzere doğurganlık tedavileri ile doğduğu tahmin ediliyor.

Bu yardımcı üreme teknoloji, bir laboratuvarda insan yumurtası ve sperminden embriyoların oluşturulmasına ve üç gün sonra hastanın rahmine transfer edilmesine olanak tanıyor.

Ancak giderek daha sık olarak, IVF embriyolarının hamilelik için implante edilmeden önce birkaç ay veya yıl boyunca dondurulması tercih ediliyor.

8 MİLYON ÇOCUK 170 BİN IVF VAKASI İNCELENDİ

İsveç'teki Göteborg Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, açık erişimli PLOS Medicine dergisinde yayınlanan çalışmaları için Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İsveç'teki yaklaşık 8 milyon çocuğun tıbbi verilerini analiz etti.

Bunların 22 bin 630'u donmuş çözülmüş embriyo transferinden sonra doğanlar da dahil olmak üzere 170 bin IVF vakası incelendi.

Araştırma, donmuş ve çözülmüş embriyo transferinden sonra doğan çocukların, taze embriyo transferinden sonra doğan ve herhangi bir doğurganlık tedavisi görmeden doğan çocuklara göre kanser riskinin yaklaşık 1,6 ila 1,7 kat daha yüksek olabileceğini buldu.

Risk bu şekilde görünse de gerçekte oluşan rakamlar binde 2 gibi çok daha az sayıda.

Göteborg Üniversitesi'nde kadın doğum ve jinekoloji profesörü ve araştırmanın ortak yazarlarından Christina Bergh, Euronews Next'e verdiği demeçte, ‘Aslında bu artış oldukça mütevazı. Bu şekilde doğmuş çocukların çoğu şimdilik sağlıklı’ dedi.

BU NEDEN ÖNEMLİ?

Yine de ekip, donmuş çözülmüş embriyo transferi kullanılarak doğan çocukların sayısı arttığından ve birçok ülkede artık taze embriyo transferlerinden sonra doğan çocukların sayısını aştığından, bulguların dikkate değer olduğunu söylüyor.

Önceki araştırmalar, donmuş embriyo transferlerinden sonra doğan bebeklerin, makrozomi (4 kg'ı aşan doğum ağırlığı) riskinin de yüksek olduğunu ve bunun kendisinin daha yüksek çocukluk kanseri riski ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, 'embriyoların dondurulması' uygulaması ile 'çocukluk kanseri riski' arasındaki herhangi bir doğrudan bağlantı üzerine yapılan araştırmalar çelişkili sonuçlar gösteriyor.

Araştırmacılar, bu çelişkilerin bu tür çalışmaların sınırlı boyutundan kaynaklanabileceğini söylüyor. Çünkü hem çok az çocuk gerçekten kanser geliştiriyor hem de ülkeler arasındaki kanser kayıt uygulamalarında farklılıklar mevuct.

Ancak yeni çalışmanın gücü, yüksek kaliteli sağlık kayıtları ile bilinen dört İskandinav ülkesinde otuz yıl kadar bir süre boyunca doğan popülasyonlara bakarak geniş örneklem büyüklüğüne sahip olması.

Ancak yazarlar, yeni çalışmalarının donmuş embriyo transferlerinin çocuklukta artan kanser riski ile kesin olarak ilişkilendiremeyeceğine de dikkat çekiyor. Verilerin gözlemsel olduğunu ve bunun yanı sıra genetik ve yaşam tarzı gibi diğer faktörlerin göz ardı edilemeyeceğini belirtiyorlar.

LÖSEMİ VE BEYİN TÜMÖRLERİ

Bu çalışmada bulunan en yaygın kanser türleri lösemi ve merkezi sinir sistemi tümörleri oldu.

Ekip, 'IVFTen sonra doğan çocuklar' ile 'spontan gebe kalma' arasındaki; 'dondurulmuş embriyo transferi' ve 'taze embriyo transferinden sonra' doğan çocuklar arasındaki ve 'donmuş embriyo transferinden sonra' doğan çocuklar ile 'spontan gebe kalma' arasındaki kanser risklerini de karşılaştırdı.

Embriyo evresi, anne yaşı, doğum sırası, cinsiyet, doğum ağırlığı ve bebeklerin tek mi yoksa daha fazla sayıda mı olduğu gibi olası değişkenleri de hesaba kattılar.

Analizler; 'donmuş-çözülmüş embriyo' transferinden sonra doğan çocukların, 'taze embriyo' transferinden sonra doğan ve 'yardım olmadan doğan' çocuklara göre daha yüksek kanser riski altında olduğunu gösterdi.

Tek bir grup olarak analiz edildiğinde ise (donmuş-çözülmüş transfer ve taze embriyo transferi dahil) herhangi bir doğrum yardımı türünün kanser riskinde artışa neden olduğu görülmedi.

Çalışma, ‘Donmuş-çözülmüş embriyo transferi sonrası doğan çocuklarda olası daha yüksek kanser riskinin nedeni bilinmiyor’ diyor.

Araştırmacılar, araştırma büyük olmasına rağmen, donmuş-çözülmüş embriyo transferinden sonra doğan ve daha sonra kanser geliştiren çocuk sayısının düşük olması (48 vaka) nedeniyle, bulgularının dikkatle yorumlanması gerektiğini vurguladı.

(Euronews)