Yaşam

Çocukları çevreyi kirletmeden büyütmek mümkün mü?

Doğaya milyonlarca adet mikroplastik saçan biberonlardan tek kullanımlık ıslak mendil ve bezlere, sürdürülebilir olmayan malzemeler, çocuklar için alınan ürünlerde yaygınlıkla kullanılıyor. Peki bundan uzaklaşmak ve ebeveynlik deneyimini sürdürülebilir hale getirmek mümkün mü?

Abone Ol

Çevre konusunda ne kadar bilinçli olursanız olun bir bebeğiniz olduktan sonra durum değişebiliyor. Baby Dove markasının İngiltere'de 2 bin ebeveynle yaptığı bir ankere göre bebek doğduktan sonra ‘sürdürülebilirlik fikri uçup gidiyor.’

Bunda çok parası olan yaygın büyük markaların sürdürülebilir ya da etik markalar olmaması önemli bir etken. Diğer yandan yeni ve çoğunlukla yorgun ebeveynlerin bu konuda düşünecek zamanı ya da enerjisi kalmıyor.

The Sustainable(ish) Guide to Green Parenting (Yeşil Ebeveynliğin Olduğu Kadar Sürdürülebilir Rehberi) kitabının yazarı Jen Gale, ‘Günü geçirmeye çabalarken, sürdürülebilirlik önceliğiniz olmayabilir; satın alabildiğiniz en uygun şeyleri alırsınız’ diyor.

Ancak diğer yandan plastik kirliliği konusunda gittikçe artan bir farkındalık var. Önlem alınmazsa 2040'ta okyanuslara ulaşan plastik miktarı üç katına çıkarak yıllık 29 milyon tona ulaşacak.

OYUNCAK, DÜNYANIN EN PLASTİK YOĞUN ENDÜSTRİSİ

Birleşmiş Milletler Çevre Programına (UNEP) göre oyuncak endüstrisi, dünyada plastiğin en yoğun kullanıldığı endüstri. Her yıl neredeyse hiç kullanılmamış milyonlarca oyuncak çöp sahasına gönderiliyor. Plasik kirliliğine en çok katkıda bulunan bir diğer hızlı tüketim maddesi de tek kullanımlık bebek bezleri.

İngiltere'de her yıl yaklaşık üç milyar bebek bezi çöpe atılıyor; bu, tüm evsel atıkların tahminen yüzde 2'si ila yüzde 3'ünü oluşturuyor. Dünya çapında her dakika 300 binden fazla çocuk bezi çöpe atılıyor.

ABD'de sorunun ölçeği daha büyük; bebek bezi endüstrinin değeri 71 milyar dolara ulaşmış durumda. Bebek bezlerinin çoğu, biyolojik olarak parçalanamayan iki malzemeden yapılıyor: Polietilen su geçirmez arka katman ve polipropilen iç katman.

Bunlar bezlerin çöp sahasına gittiklerinde toprakta muhtemelen 500 yıl veya daha uzun süre kalacakları anlamına geliyor.

Bebek sahibi olmanın çevresel etkisi plastikle sınırlı değil. Örneğin mama kullanımının etkisi nadiren incelenir ancak oldukça büyüktür. Mamaların çoğu toz haline getirilmiş inek sütünden yapılır ve yalnızca 1 kg toz üretmek için 4 bin 700 litre su gerekir.

Bebekler veya küçük çocuklar 1 kg bebek maması tükettiğinde 11 ila 14 kg arasında sera gazı salımı olur.

BEZ KÜTÜPHANELERİ GEÇİŞİ KOLAYLAŞTIRABİLİR

Peki bu tüketimden ne kadar uzaklaşabiliriz?

Yeni başlayanlar için sürdürülebilir bir çözüm olarak yeniden kullanılabilen bezler sunuluyor. Ancak bunların başlangıç paketlerinin 100 doların üstünde olması, bu ürünleri erişilemez hale getiriyor.

Jen Gale, ‘Daha yeşil seçimlerin maliyetini düşürmek için nerede yaşadığınıza bağlı olarak çeşitli yollar var’ diyor.

Sosyal veya web tabanlı alışveriş siteleri ikinci el yeniden kullanılabilir bezleri daha uygun fiyattan satıyor.

İngiltere çapında hizmet veren bez kütüphaneleri, yıkanabilir bezlere geçiş yapmak isteyen ebeveynler için bu ürünleri daha uygun fiyattan kiralayıp deneme fırsatı sunuyor.

İngiltere Çevre Ajansı tarafından 2008'de yapılan bir araştırma yeniden kullanılabilir bezlerin tek kullanımlık muadillerine göre yüzde 40 daha düşük karbon ayak izine sahip olduğunu bulmuştu.

Ancak bu bezlerin 60 derecenin üzerinde, makine dolmadan yıkanması pozitif çevresel etkisini ortadan kaldırıyor. Peki 'doğal' olarak sunulan ve bambu, organik pamuk gibi malzemelerle yapılan bezlerin çevresel etkisi daha mı sınırlı?

Bristol Üniversitesi'nden çevresel biyojeokimyacı Charlotte Lloyd, bu fikre şüpheyle yaklaşıyor. Biyobozunur olarak satılan bezlerin hiçbirinin yüzde 100 doğada çözünür olmadığını söyleyen Lloyd, birçoğunun endüstriyel geri dönüşüme ihtiyaç duyduğunu ve bu yüzden çöp sahalarına gittiğini belirtiyor.

Lloyd, ‘Şirketleri daha iyi bir ürün yapmaya çalıştıkları için takdir ediyorum ancak geriden gelen sistemin onları yakalaması gerekiyor.’ diyor.

BUNDAN ÇIKIŞ VAR MI?

Evde daha yeşil seçimler yapma sorumluluğunun toplumsal cinsiyet yönünü de vurgulamak gerekiyor. Çoğu kadın, bu konuya erkeklerden çok daha fazla zihinsel ve duygusal emek harcıyor.

Zaman yoksulu, çalışan annelerin, yaygınlıkla kullanılan ürünler yerine daha yeşil alternatifler aramak için harcadığı bilişsel emek görmezden gelinmemeli. Bu, daha sürdürülebilir anne-babalar olmak isteyenlerin karşılaştığı engellerden biri.

Uyku yoksunu ve bilinmezlikler içindeki yeni bir ebeveynin kötü alışkanlıklar edinmesi korkutucu derecede kolay. Ancak belirli ürünlerden kaçınmak yerine onları bir yaşam döngüsü merceğinden değerlendirmek bu yolculuğu kolaylaştırabilir.

‘Azalt, yeniden kullan, geri dönüştür’ esasları ebeveynler için bir mantra olarak kalmalı. Jen Gale, yeşil ebeveynliğin karmaşık olması gerekmediğini söylüyor. Ebeveynlerin yapabileceği en sürdürülebilir şeylerden biri de ikinci el ürünler satın almak.

Gale, ‘Yeni ebeveynlerin üzerinde bu harika, parlak yeni şeyleri satın alma baskısı var, özellikle ilk çocuğunuzda bunları daha çok istiyorsunuz’ diyor ve ekliyor:

‘Her şeyin bozulmamış ve yeni olmasını istiyoruz çünkü çok değerli ve savunmasızlar.’

Ancak yaşadığımız yer onların dünyası ve çocuklarımız adına yaptığımız seçimlerin onların geleceğini bizimkinden çok daha fazla etkileyeceğini hatırlamamız gerekiyor.

(BBC Türkçe)