BEİJİNG, 7 Ekim (Xinhua) -- Çin Dışişleri Bakanlığından bir sözcü Perşembe günü yaptığı açıklamada, gerçeklerin, insan haklarını siyasallaştırmanın ve çifte standart uygulamanın hiçbir şekilde rağbet görmediğini defalarca kanıtladığını ve Xinjiang'la ilgili meseleleri Çin'i baskı altında tutmak veya kontrol altına almak için kullanma girişimlerinin hiçbir yere varamayacağını söyledi. Basında çıkan haberlere göre, BM İnsan Hakları Konseyi'nin 51. oturumunda, 6 Ekim'de Xinjiang'la ilgili ABD liderliğinde sunulan bir karar taslağı reddedildi. Sözcü, medyadan gelen bir soruya karşılık olarak, bir süredir ABD ve diğer bazı Batılı ülkelerin kamuoyunu Xinjiang hakkında yanlış bilgilendirdiğini ve sadece Çin'in imajını karalamak ve Çin'in gelişimini kontrol altına almak için insan hakları adına siyasi manipülasyon arayışında olduğunu belirtti.

Sözcü şöyle konuştu: Olgulara ve gerçeklere rağmen, bu ülkeler İnsan Hakları Konseyi'nde Xinjiang hakkında yalanlar yaydılar ve BM insan hakları organlarını Çin'in iç işlerine karışmak için bir araç olarak kullanmak ve Xinjiang'ı Çin'i kontrol altına almak için kullanma gündemine hizmet etmek amacıyla bu hatalı temele dayalı bir karar taslağı hazırladılar. "Uluslararası toplumun yanlış yönlendirilmesi kolay değildir. ABD ve diğer bazı Batılı ülkelerin üye devletler üzerindeki baskılarına rağmen, hazırlanan taslak karar, başta gelişmekte olan dünyanın birçok üyesi olmak üzere İnsan Hakları Konseyi üyelerinin çoğunluğu tarafından desteklenmedi" diyen sözcü, ABD ile diğer bazı Batılı güçlerin uyguladığı gündemin bir kez daha uluslararası destek almakta başarısız olduğunu da sözlerine ekledi.
Sözcü, "Xinjiang ile ilgili meseleler insan hakları ile ilgili değil. Bunlar şiddet içeren terörizm, radikalleşme ve ayrılıkçılıkla mücadele ile ilgili" dedi.

Çin'in Nannieshui Müzesi'ndeki taştan oyma heykeller bin yıl öncesine tanıklık ediyor Çin'in Nannieshui Müzesi'ndeki taştan oyma heykeller bin yıl öncesine tanıklık ediyor

Sözcü, yorucu çabalar sonucu üst üste beş yıldan uzun bir süredir Xinjiang'da şiddet içeren bir terör olayı yaşanmadığını, Xinjiang'daki tüm etnik kökenlerden bireylerin insan haklarının daha önce hiç olmadığı kadar korunduğunu belirtti. Sözcü, uluslararası toplumun, ABD'nin ve diğer bazı Batılı ülkelerin Xinjiang hakkındaki rivayetlerinin arkasındaki nihai amacının Çin'i kontrol altına almak olduğunun açıkça farkında olduğunu ve insan haklarını diğer ülkelerin iç işlerine karışmak için bir bahane olarak kullanma modelini sevmediğini söyledi. Son yıllarda, pek çok İslam ülkesi de dahil olmak üzere yaklaşık 100 ülke, İnsan Hakları Konseyi'nde, BM Genel Kurulu'nun Üçüncü Komitesi'nde ve başka yerlerde açıkça Çin'in Xinjiang ile ilgili konulardaki haklı tutumunu desteklemek ve bu konuların Çin'in iç işlerine müdahale etmek için kullanılmasına karşı çıkmak için konuştu. Sözcü, "Gerçekler, insan haklarını siyasallaştırmanın ve çifte standart uygulamanın hiçbir şekilde rağbet görmediğini defalarca kanıtladı ve Xinjiang'la ilgili meseleleri Çin'i baskı altında tutmak veya kontrol altına almak için kullanma girişimleri hiçbir yere varamayacak" dedi. İnsan Hakları Konseyi'nin gerçekten odaklanması gereken konular, ABD, Birleşik Krallık ve bazı Batılı güçleri ilgilendiren, sistemik ırkçılık ve ırk ayrımcılığı, mülteci ve göçmenlerin hakları, yaygın silah şiddeti, tek taraflı zorlayıcı tedbirler ve denizaşırı askeri operasyonlarda masum sivillerin topluca öldürülmesi dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlalleridir diyen sözcü, mağdurların hala adaletin yerini bulmasını beklediklerini ve uluslararası toplumdan hesap sorulmasını talep ettiğini de sözlerine ekledi. Sözcü, "ABD'yi ve diğer bazı Batılı güçleri siyasi manipülasyon, dezenformasyon ve baskıyı bırakmaya, diyalog ve işbirliği yoluna dönmeye ve insan haklarının küresel gelişimine gerçek katkılarda bulunmaya çağırıyoruz" dedi.
 

Editör: Şeymanur Erbay