Çincede ve Türkçede Aslan ile İlgili Deyimlerin Kültürel Anlamı

Abone Ol

Geçmişten bu yana aslan, her iki kültürde de oldukça önemli bir yere sahiptir. İnsanlar bu vahşi hayvanın doğasına hayran olmuş, hükümdarlar onları hükümranlıklarının bir simgesi olarak kabul etmiş, hatta aslana bir kutsiyet ve tanrısallık atfetmişlerdir. Hep birlikte, yeri geldiğinde yüreklere korku salan, yeri geldiğinde bizi cesaretine ve zekasına hayran bırakan bu hayvanın kültürel arka planını inceleyelim.

Çin Kültüründe “Aslan”ın Kültürel Anlamı

Çin kültüründe aslan, Malezya’yla kurulan diplomatik ilişkilerin sonucunda ve İpek Yolu ticaret hattının etkisiyle bilinir hale gelmiştir. Malezya büyük elçiliği heyetinin Çin’e getirdiği çeşitli hediyelerin arasında en görkemli ve değerli olanı aslandı ve Çin kraliyet bahçesine konulması için hediye edilmişti. Daha sonraları Tang hanedanlığı döneminde (618-906), Çin ordusu Orta Asya’ya girdikten sonra, Çinliler aslanı ilk defa  kendi habitatında görmüş oldular.

Aslan Çin kültürüne iyice yerleştikten sonra, Çin mitolojisinde, sanatında, yazılı metinlerde sık sık aslan simgesi kullanılmaya başlanmış, hatta kutsal hayvan sayılmış, saray bahçelerinin, hükümet bahçelerinin yani çeşitli “kutsal mekanların” kapısının önüne taş aslan heykelleri dikilmiştir. Bu bir nevi kutsal bir mekanı, kutsal bir hayvanla “onurlandırma” şeklinde düşünülebilir.

Sanatta ve Öykülerde “Aslan”

Çin kültüründe aslan figürü her ne kadar çok önemli bir yere sahip olsa da, Çin geleneksel resminde ve heykelciliğindeki aslan figürü, gerçeğinden oldukça farklıdır. Bunun başlıca sebebi, Çin’in “Kutsal Hayvan” kültürüyle alakalıdır. Eski Çin Kültüründe Kutsal Hayvanlar çok önemli bir yere sahip olduğu için, kutsiyetini pekiştirmek adına simgesel olarak gerçek halinden çok daha farklı bir şekilde kullanılmıştır. Heykellerdeki ve resimlerdeki aslan da ejderha, kaplan, tek boynuzlu at ve ayı porsuğunun karışımıdır.

Doğu Han hanedanlığı kayıtlarında, günümüzde kullanılan aslan karakterinden farklı olmakla birlikte, ilk defa aslan karakterine rastlanmıştır. Song hanedanlığı edabiyatında ise aslandan, tıpkı çoğu kültürde olduğu gibi, “Hayvanların Kralı” olarak bahsedilmiştir. 17.yüzyılda yazılmış bir hikayede de aslan “Kutsal Hayvan” olarak adlandırılmıştır. Ayrıca, Mahayana Budizminde aşkı ve bilgeliği temsil eden Manjusri (Zarif Şeref) Bodhisattva’nın binek hayvanı da aslandır. Aşk ve bilgelik Bodhisattva’nın  bineğinin aslan olması da, aslan simgesinin sadece güçle değil, aynı zamanda bilgelikle de ilişkilendirilmesine öncülük etmiştir. Bu şekilde de aslanın Çin kültüründeki kutsiyeti günbegün artmıştır.

Efsanelerde “Aslan”

Antik Çin yapılarında ve tapınaklarında, taş aslan heykelleri oldukça sık kullanılmıştır. Aslanlar bu yapıların kapılarının sağ ve sol taraflarına yerleştirilmiştir. Sağ taraftaki aslan eril gücü temsil edip, sağ ayağının altında bir adet ipekten top tutmaktadır. Sol taraftaki aslan ise dişil gücü temsil edip, sol ayağının altında da bir tane yavru aslan vardır. Aslanların üstündeki yumurta sayısı ise, bu yapıda çalışan görevli memurun seviyesini göstermektedir; yumurta sayısı ne kadar çoksa, görevli o kadar yüksek bir mevkide çalışmaktadır.

Sol taraftaki aslan, hükümdarın en yüksek mevkideki memurlarını yani “太史(tài shǐ)”ı, sağ taraftaki aslan ise hükümdarın daha orta seviyedeki memurlarını yani “少保(shàobǎo)”yu temsil etmektedir. Bu “Koruyucu Aslan” figürleri, milattan sonra 3.yüzyılda ortaya çıkmıştır.

Bir efsaneye göre, erkek aslanın sağ ayağının altındaki ipek topun içinde yavru aslan bulunmaktadır, diğer bir efsaneye göre ise, aslan ayağının altında ipek top değil, inci tutmaktadır. Aslanın ayağına bu denli önemli ve değerli simgeler verilmesinin başlıca sebebi, doğası gereği vahşi olan aslanı daha sakin tutmaya çalışmaktır. Devlet memurlarının da tıpkı bu aslanlar gibi, karar verirken daha sakin kalmaları, asli görevleri olarak halkı korumaları ve adaletin dairesinden ayrılmamaları temenni edilmiş olabilir. 

“Aslan”  Dansı

Aslan Dansı dünyaca bilinen, en meşhur ve  kültürel arka planı oldukça yüksek geleneksel dans çeşitlerinden biridir. Aslan dansının kökeni, Manjusri’nin binek hayvanının aslan olmasına dayanır. Budizmin Çin’e girmesiyle beraber aslan dansı da bu şekilde, Çin’de yavaş yavaş şimdiki halini almıştır. Günümüzde en çok bilinen aslan dansı, ay takviminin ilk ayının 15. gününde kutlanan “Fener Festivali”nde yapılır. 1500 yıllık tarihi olan aslan dansı, en çok Tang hanedanlığı döneminde yaygınlaşmış ve şimdiki halini almıştır. Dans eden akrobatlar, tahtadan bir aslan maskesi ve kuyruk takarlardı. Aslan maskesinin gözleri altın rengi, dişleri ise gümüş rengindeydi. Aslan’ın koruyucu kollayıcı özelliği ve Çin kültüründeki kutsiyeti birleşince, bu dansın kötü ruhları kovduğuna inanılmış ve ataları kutsal bir hayvanla onurlandırıp, saygı gösterildiğine inanılmıştır.

Yine Tang döneminde, Japonya’yla kurulan yakın ilişkiler sonucu aslan dansı, Asuka ve Suiko dönemlerinde Japonya’da yaygınlaşmaya başlamıştır. Fakat bu dans Japon kültürü içinde yoğrulmuş, Çin aslan dansıyla birtakım farklılıklar oluşmuştur.

Türk Kültüründe Aslan’ın Kültürel Anlamı

Türk kültüründe Aslan, gücü, cesareti ve hükümdarın hükmetme gücünü simgelemektedir. Hatta gezginlerin kayıtlarının bazılarında, aslan direk hükümdarın kendisini simgelediği geçmektedir, bu yüzden aslan simgesi, hükümdarın kıyafetlerine ve demir paralara işlenmiş, saraylara aslan heykeli ve resimleri konmuştur. Bu bağlamda, Türk hükümdarlarının aslan simgesiyle derin bir bağ kurduğunu, kendi güçlerini ve bilgeliklerini  en iyi simgeleyen hayvanlardan birinin aslan olduğunu söylemek mümkündür.

“Aslan” ve Hükümdarın Bağlantısı

İslamiyetten önce, Türk hükümdarların en çok kullandığı isimlerden bir tanesi “Arslanların Kaanı, Arslan Han”dı. Bu, hem kendi ordusuna değer biçmek, hemde onlarla derin bir bağ kurup, kendini yüceltmek için kullanılan en görkemli isimlerden bir tanesidir.  Türk kaanlarının bu ismi kullanmalarının bir diğer sebebi ise, Türk kültüründe aslan, güneşle ilişkilendirildi. Aslanın da tıpkı güneş gibi çok kuvvetli bir güç kaynağı olduğuna ve her yere aydınlık getirdiğine inanıldığı için, bu isim sadece Türk Kaanları ve tarihe damga vurmuş kahramanlar tarafından kullanılmıştır. Orhun Yazıtlarındaki şu cümlede: “Türklerin aslanı, onların Kaanıdır.” bu cümlede aslan-hükümdar bağlantısı en güzel şekilde özetleyen cümlelerden biridir. Hatta öyle ki zaman içinde aslan, Türklerin totemi haline bile gelmiştir.

Aslan direk hükümdarın kendisini simgelediği için,  sarayların kapılarının iki tarafına da altın aslan heykelleri konmuştur. Bu aslan heykelleri de hükümdara giden yolu işaret etmektedir. Bu noktada kapısında aslan olan tek yolun hükümdara giden yol olduğunu ayrıca belirtmek gerekir. Kazakistan’da yapılmış arkeolojik kazıda,  altından yapılma bir savaşçı kıyafeti bulunmuş ve bu kıyafetin kemerinde, yakasında çeşitli aslan figürlerine rastlanmıştır. Üzerindeki aslan simgesinden ve altından yapılmasından dolayı; uzmanlara göre bu kıyafet dönemin hükümdarına veya bir kahramana ait olduğu düşünülmektedir. Aslan, hükümdarın gücünü, görkemini ve hükümranlığının kuvvetini anlatacak yegane hayvanlardan birisi olarak kabul görmüştür. 

Efsanelerde ve Antik Şiirlerde “Aslan”

Eski Türk inanışında gökyüzünün gürlemesi, aslan kükremesine benzetilmiştir. Hatta Antik şiirlerin bir tanesinde, gök gürlemesinden “Aslan Kükredi” şeklinde bahsedilmiştir. Bu tıpkı Çin kültüründe olduğu gibi, Türklerinde aslana bir kutsiyet atfettiğinin en büyük göstergelerinden biridir. Oğuz Kaan Destanı’nda aslandan kimsenin ona yaklaşamadığı, kudretli yenilmez bir hayvan olarak bahsedilmiştir. Bir efsanede aslandan, sonsuz bilgeleğin simgesi ve cesaret timsali olarak bahsedilmiş, diğer bir efsanede ise  güneşi ve yine sonsuz bilgeliği simgelemiştir. Hatta öküzün ayı ve cehaleti simgelediğine inanıldığı için, öküz ve  aslan arasındaki kavganın da cehalet ve bilgeliğin kavgası olduğu düşünülmüştür.

Türklerin aslanı totem olarak kabul ettiğini varsayarsak, Çin kültüründen farklı olarak, Türk kültüründe aslanın tanrısallık boyutu çok daha yüksektir. Hükümdarların aslan simgesini bu kadar benimsemesinin sebeplerinden biri de bu  sayılabilir.

İslamiyetten Sonra “Aslan”

İslamiyetten sonraki Türk kültüründe “Aslan” simgesi, hala önemini ve anlamını koruyan nadir simgelerden bir tanesidir. Türk hükümdar hala aslanı kendi simgesi olarak benimsemeye devam etmiş, sadece “Arslan Han” ismi “Arslan Sultan” olarak değişiklik göstermiştir.

Sultan gücünü ve kuvvetini arttırmak ve mutlak hükümranlığını pekiştirmek adına sık sık “Arslan Avı”na çıkmıştır. Tebaası da hükümdarı için “Arslan kadar güçlü, kuvvetli, arslan kadar yürekli” diye bahsetmiştir. Osmanlı zamanında ise sarayda “Aslanhaneler” kurulmuş, sultanlar burda aslan beslemiş, hatta bazı sultanlar aslanları sarayı korumak için ehlileştirmiştir.

Çince ve Türkçede İçinde “Aslan” Geçen Deyimler

İki dilde de, içinde aslan olan deyimler kültürel anlamlarıyla uyumlu olarak genellikle; cesaret, büyük güç, kuvvet, yüksek hedef, bazende tehlikeli bir durumdan bahsederken kullanılmıştır. Sadece Çincede tehlikeli bir durum anlatılırken aslanın yanına birde kaplan simgesi eklenmiştir.

人中狮子(rén zhōng shī zǐ)人(insan)中(orta)狮子(aslan): İki dilde de yetenekli, güçlü, cesaretli insanı anlatırken içinde aslan olan deyimler kullanılmıştır. Türkçede bu deyim “aslan gibi”dir. Çince ile anlamı tamamen aynıdır.

狮子大开口(shī zī dà kāi kǒu)狮子(aslan)大(büyük)开(açmak)口(ağız): İki dilde de zor ve yüksek hedefli bir işe veya duruma girmeyi anlatmak amacıyla içinde aslan olan deyim kullanılmıştır. Türkçede bu deyim “aslanın ağzına girmek”tir. Bu iki deyim sadece anlam olarak değil, kelime dizimi olarak birbirine oldukça benzemektedir. Sadece Türkçede bu deyim bazen tehlikeli bir işe girmek manasına da gelebilir.

狮子搏兔(shī zǐ bó tù)狮子(aslan)搏(kavga)兔(tavşan): İki dilde de içinde aslan olup ciddi ve cesaretli bir şekilde iş yapma durumunu anlatan deyimler bulunmaktadır. Türkçede bu deyim “aslan yürekli”dir. Anlam olarak tamamen aynıdır.

全狮搏兔(quán shī bó tù)全(bütün)狮(aslan)搏(kavga)兔(tavşan): İki dilde de içinde aslan olup hedef-sonuç belirten deyimler bulunmaktadır fakat anlam olarak farklılık göstermektedir. Çincede bu deyim büyük kuvvet kullanarak, küçük bir şeyi hedeflemek anlamında kullanılır, Türkçede hedef-sonuç ilişkisi olan deyim ise “(ekmek) aslanın ağzında olmak” deyimidir. Elde edilmesi güç hedef manasına gelir fakat anlam bakımından birisinde aslan büyük güç, diğerinde ise büyük zor hedef anlamına gelmektedir.

狮虎当道(shī hǔ dāng dào)狮(aslan)虎(kaplan)当道(yola engel koymak): İki dilde de içinde aslan olup tehlikeli durum belirten deyimler bulunmaktadır fakat anlam olarak farklılık göstermektedir. Bu deyim, sahte veya abartılmış tehlikeli bir durumdan bahsedilirken kullanılmaktadır. Türkçede ise sahte-tehlike ilişkisi olan deyim ise “aslan kesilmek”tir. Fakat burda durumdan ziyade, kişinin tehlikeli duruma karşı olan sahte cesaretinden bahsedilmektedir.

İki kültürde ve dilde aslanın bu kadar ortak yanının olması, kültürel farklılık ne kadar büyük olursa olsun, aslanın derinlerde bıraktığı görkem ve ihtişamın aynı olmasından kaynaklandığını düşünmekteyim. Aslan ile ilgili deyimlerin de, tıpkı kendi doğası gibi, dile büyük bir zenginlik ve ihtişam kattığı da aşikardır. 

Kaynakça

陈静. 汉语动物成语研究[D].西安外国语大学,2016

商务印书馆辞书研究中心.新华成语词典第二版[M]. 商务印书馆出版社,2015

李胜兰 . 析汉语动物成语.语文学利[J].广西民族大学,2011:73

赵运涛.中国传统文化中的石狮子.中国艺术报[J],2019

Ali Püsküllüoğlu. Türkçe Deyimler Sözlüğü[M].Arkadaş Yayinlari,2017

Bahaeddin Ögel. Türk Mitolojisi Birinci Cilt[M].Milli Eğitim Basimevi,1971

Şükrü Öztürk.Türk Kültüründe Aslan.Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi[J],2019

Turgay Kabak,Fatih Köksal.Yazılı Kaynaklar ve Anlatılar Işığında Türk Mitolojisi[M]Çanakkale:Paradigma Akademi Yayın Dağıtım, 2021

Yrd.Doc.Dr.Yasar Coruhlu.Turk Sanati’nda Hayvan Sembolizmi[M].Seyran Kitap,1995

Wolfram Eberhard. Çin Simgeleri Sözlüğü. Kabalcı Yayinevi,2000