Bolu'nun Çaydurt Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen bazı hastaların tetkiklerinde kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliği ile seyreden Hemolitik Üremik Sendrom (HÜS) tanısına ulaşıldı.

Bolu Valisi Erkan Kılıç, Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen kişilerin sayısı 112'ye ulaştığını, 14'ü yoğun bakımda olan 52 hastanın tedavisinin devam ettiğini belirtti. Ayrıca farklı şehirlerdeki hastanelere nakledilen 17 hasta bulunuyor.

Ankara'da çeşitli hastanelere nakledilen hastaların büyük bölümünü yaşları 1,5-15 arasında değişen çocuklar oluşturuyor. Hastalar arasında yetişkinler de yer alıyor.

ÇOCUKLAR DİYALİZ TEDAVİSİ GÖRÜYOR

Böbrek yetmezliği oluşan bazı çocuklar diyaliz tedavisi görüyor. Köyün içme suyunu karşılayan kaynaklarda temizlik ve ilaçlama çalışmaları da sürüyor.

Su deposunun boru sistemi de değiştirildi. Kuyudan su çeken pompanın bulunduğu alandaki paslı borular dikkat çekti. Köy sakinlerinin su ihtiyacını valilik ve Kızılay ekipleri sağlıyor.

Kanlı ishalle birlikte akut böbrek yetmezliği gelişen ve şu an bir kısmına diyaliz uygulanan hastalarda bu belirtiler nedeniyle uzmanların üzerinde durduğu en büyük şüphe, halk arasında kısaca ‘HÜS’ olarak adlandırılan Hemolitik Üremik Sendrom'u. Yapılan tetkiklerde de bazı hastalarda bu bulguya ulaşıldığı öğrenildi.

‘HASTALIĞA YOL AÇAN İKİ MİKROORGANİZMA VAR’

Hastalığa ilişkin bilgileri paylaşan Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Necla Tülek, HÜS'ün esasında geniş bir hastalık grubunu kapsadığını ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabildiğini anlattı.

Tülek, ‘Bu, böbrek yetmezliğine ve aynı zamanda hastanın kan tablosunda bozukluklara yol açan bir sendrom. Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji açısından değerlendirdiğimizde buna yol açan iki mikroorganizma var. Biri 'Enterohemorajik Escherichia coli' dediğimiz her yaştaki bireylerde kanlı ishal, kusma tablosuna yol açan bir mikroorganizma. Hayvanlardan, etlerden, çeşitli sebzelerden ve hatta sulardan insanlara geçebiliyor’ dedi.

Hastalığa sebep olan ikinci mikroorganizmanın ise ‘Shigella’ olarak adlandırıldığını ve bu bakterinin de kanlı ishal, kusma gibi belirtilerle seyrettiğini söyleyen Tülek, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Shigella'da çok daha belirgin bir şekilde ateş tablosu da görüyoruz. Fakat birkaç gün sonra böbrek yetmezliği, kan değerlerinde düşme nedeniyle ciddi bir tablo ortaya çıkabiliyor. Hastaların böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize alınmaları gerekebiliyor. Hastalık eğer zamanında fark edilmezse ileride kronik böbrek yetmezliğine ve ölümlere yol açabiliyor.’

ÇİĞ GIDALARA PİŞMEMİŞ ETE DİKKAT

Tülek, hastaların genel olarak geçici bir böbrek yetmezliği yaşadığının ve zamanında müdahale edilmesiyle kalıcı bir hasarın oluşmadığının altını çizdi.

Hastalığın su ve besinlerden bulaştığına dikkati çeken Tülek, özellikle yaz döneminde bu tip enfeksiyonlardan korunmak için şu uyarılarda bulundu:

‘Her şeyden önce güvendiğimiz suyu içmeli, suyun kaynağına güvenemiyorsak mutlaka önce kaynatmalıyız. Çiğ gıdaların çok iyi yıkanması, sebze-meyvenin gerekirse kabukları soyularak tüketilmesi gerekiyor. Mutfak tezgahlarının sık sık temizlenmesi, yemek hazırlığı öncesi ve sonrasında ellerin çok iyi yıkanması da önemli.

Özellikle 'Escherichia coli' olarak adlandırdığımız mikroorganizma, iyi pişmemiş hamburger gibi çiğ etlerde karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle tüm yiyeceklerin iyi pişirilmesi, özellikle etlerin çiğ tüketilmemesi ve açıkta bekletilmemesi gerekiyor.’

‘LOKALSE HASTALIK ORADA KALIR’

HÜS'le ilgili geçmiş dönemde Avrupa ve ABD'de belli bölgelerde salgınların da yaşandığını anımsatan Tülek, salgının oluşmasının hastalığın kaynağına bağlı olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Tülek, şunları söyledi:

‘Eğer lokal su kaynağı, lokal olarak tüketilen sebze-meyve veya hayvan temasıyla oluşmuşsa hastalık da orada sınırlı kalır. Fakat günümüzde hazır gıdalar veya sebze-meyveler hızla dünyanın bir ucundan diğerine ulaşabiliyor. Örneğin, geçmişte ABD'de yeşil ıspanakla ortaya çıkan bir salgın yaşanmıştı. Daha önce bulaş olmuş bir taşıma aracında taşınan ıspanaklar da bundan etkilenmiş ve çeşitli eyaletlerde satılarak günler içinde ABD'nin çok önemli bir bölümünü kapsayan salgın meydana gelmişti. Bunun gibi çok örnekler var, meyve suları da buna dahil.’

Tülek, hastalığın tedavisinde ise iki mikroorganizmaya göre farklı tedaviler uygulandığını ifade etti.

UNICEF, Lübnan'da kolera tespitinin ardından acil durum müdahalesini etkinleştirdi UNICEF, Lübnan'da kolera tespitinin ardından acil durum müdahalesini etkinleştirdi

Hastaların büyük bölümünün hastanede yatırılarak tedavi edildiğini, sıvı ve elektrolit kayıplarının yerine koyulması ve antibiyotik tedavisi uygulandığını aktaran Tülek, ‘Kanlı ishalde mutlaka hastaneye başvurmak gerekiyor. Çünkü birçok ciddi nedeni olabilir. Bulantı, kusma ve ishal gibi durumlarda da kişilerin her şeyden önce sıvı kaybının karşılanması, vücutlarını susuz bırakmamaya dikkat etmesi gerekiyor.’ diye konuştu.

ANKARA'DAKİ HASTANEDEN AÇIKLAMA

Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tanıl Kendirli, Bolu'daki zehirlenme vakasında kendilerine sevk edilen çocuk hastaların son durumuyla ilgili bilgi verdi.

Kendirli şu şekilde konuştu:

‘Bizde şu an 6 hasta yatıyor ve bunlar 3 ila 15 yaşında hastalar. 4’ü yoğun bakımda fakat bu hastalarımızdan 2 çocuğumuz yoğun bakımdan çıkıp servise alınacak hale bugün itibariyle geldiler. Servise çıkaracağımız çocuklardan biri 4 yaşında biri 15 yaşında.’

Yoğun bakımda kalan 2 çocuğun tedavilerine de şuan devam edildiğini belirten Kendirli, ‘Onların da birisi 6 yaşında diğeri ise 12 yaşında. En kısa zamanda kendilerini taburcu etmeyi planlıyoruz’ dedi.