Mezar ilk olarak Çin'in kuzeyindeki Shanxi eyaletinin Datong şehrinde 2020 yılında gün yüzüne çıkarılmıştı. Çift, aynı mezarda tek bir tabuta gömülü şekilde bulunmuştu. Erkeğin kolları sevgilisinin beline sarılıyken, eşlerden kadın olan ise başını erkeğin omzuna koyarak göğsüne yaslamış durumdaydı. Araştırmacı, ayrıca kadının sol elinin yüzük parmağında gümüş bir yüzük de buldu.

İskelet üzerinde yapılan analizlere göre, mezarın erkek sakinin sağ kolunda iyileşmemiş ve enfekte olmuş bir kırık varken, kadının kemikleri ise sağlıklı görünüyor. Bu keşif, ikilinin muhtemelen intihar ettiğine işaret ediyor. Çin'de daha önce Kuzey Wei Hanedanlığı'ndan kalma birkaç tane birbirine sarılmış çift mezarı daha keşfedilmiş olsa da, araştırma ekibine göre bu son arkeolojik bulgudaki gibi iyi korunmuş bir mezar oldukça nadir bulunuyor.

Çin Ejderha Teknesi Festivali’ne hazırlanıyor Çin Ejderha Teknesi Festivali’ne hazırlanıyor

Araştırmacılar, bu gibi mezarların, söz konusu hanedanda birden fazla etnik grubun bir arada yaşaması sayesinde çoğulcu inanç sistemlerinin yükselişi ile yayılmasının tetiklendiği bir dönemde, özellikle insan yaşamı ve ölümüyle ilgili toplumsal algıların ve aşka yönelik tutumların daha iyi yorumlanmasına yardımcı olduğunu kaydetti.

Farklı etnik kültürlerin kaynaştığı bir nokta olan Antik Datong bölgesi, o dönemde hasretten kaynaklı delilik ile yeni filizlenen aşkların el üstünde tutulduğu bir yerdi. Çin'in kuzeyindeki Kuzey Wei Hanedanlığı'nın hükümdarlığı döneminde, mezarın kadın sakinin parmağındaki yüzük bir dekorasyondan ziyade aşkın ya da evliliğin bir simgesi olarak görülüyordu.

Birbirine sarılan aşıkların mezarları, İtalya'da bulunan Valdaro Aşıkları ve Yunanistan'daki Alepotrypa'nın Kucaklayan İskeletleri de dahil olmak üzere, dünya çapında 6.000 yılı aşkın bir tarihe sahip. Datong Arkeoloji Enstitüsü, Jilin Üniversitesi ve Xiamen Üniversitesi'nin de aralarında olduğu yurtiçi ve yurtdışından araştırmacılar, Shanxi'de ortaya çıkarılan mezar üzerinde ortak araştırma ve çalışmalar gerçekleştirdi. Bu araştırmaya ilişkin makale ise International Journal of Osteoarchaeology dergisinde yayımlandı.

Editör: İRFAN KARSLI