KAHİRE, 18 Mart (Xinhua) -- Batı'nın devam eden Rusya-Ukrayna çatışmasını nasıl yorumladığına yakından bakacak olursanız, Batı medyasının sıklıkla dudak büktüğü ırkçı önyargı ve çifte standardı rahatlıkla görebilirsiniz.

Londra merkezli NBC News muhabiri Kelly Cobiella geçtiğimiz günlerde bir video mesajında, "Bunlar Suriyeli sığınmacılar değil, bunlar Ukraynalı sığınmacılar... Bunlar Hıristiyan, beyaz, (bize) çok benziyorlar" dedi. Çatışmanın başlangıcından bu yana bu tür ırkçı nitelikli ifadelerle Batı basınında sıklıkla karşılaşılıyor.

Çok sayıda gazeteci Ukrayna'dan tahliye edilenlerin dış görünümü, derisinin rengi, ırkı ve dinine odaklanıp bunlarla, Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı sığınmacılar arasında bir karşılaştırma yaptığında üstü kapalı olarak bunlardan ilk gruptakilerin sonrakilere göre daha üstün olduğunu ve güç duruma düşmeleri için daha az sebep bulunduğunu ima etmiş oluyorlar.

Batı basınında çıkan çifte standartlı yorumların arkasında, Batı ülkelerini dünyanın geri kalanından "daha uygar" gören küçümseyici bir düşünce yapısı ve Batı-merkezciliğin gazetecilik sektörüne ne kadar nüfuz etmiş olduğu gerçeği yatmaktadır.

Başkalarına insan hakları ve vatandaşlık haklarını vaaz etmeyi ve "bütün insanlar eşit yaratılmıştır" gibi sloganlar atmayı takıntı haline getirmiş Amerika Birleşik Devletleri ile onun müttefiklerinin aslında kendileri uzun zamandır çifte standart ve ırkçı önyargılar taşımaktadır.

28 Şubat 2022 tarihli bu fotoğrafta, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington D.C.'de bulunan ABD Kongre Binası bir tel örgünün arkasından görülüyor. (Fotoğraf: Liu Jie/Xinhua)

Gazeteciliğin temel kurallarından biri, her türlü trajedi haberini yaparken kurbanların duygularına karşı duyarlı olmaktır, ancak Batı'da bazıları rahatlama ihtiyacını insanların ırkıyla bağdaştırıyor. Daha önce çeşitli Batılı haber kuruluşlarında çalışmış olan Al Jazeera köşe yazarı Andrew Mitrovica şu eleştirisinde olduğu gibi, "(Batılı haber kuruluşlarında) uygulamada, kimlerin ve ne tür "kurbanların" sempati ve özeni hak ettiği ve kimlerin ve ne tür "kurbanların" bunu hak etmediğini belirleyen kurum çapında geçerli yazı işleri politikaları, editörler tarafından şekillendirilir."

Mısırlı bir profesör ve yazar olan Azza Radwan Sedky, Mısır gazetesi Al-Ahram'ın İngilizce internet sitesi Ahram Online'da yayınlanan bir makalesinde, "Batı basının gözünde Irak'ın Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgali bir özgürleştirme olarak değerlendirilirken Rusya'nın başlattığı operasyon canice bir işgal olarak görülüyor" diye yazıyor.

Bunun yanı sıra, Rusya-Ukrayna çatışması bütün dikkatleri üzerine toplarken her ikisi de Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgal edilmiş olan Irak ve Afganistan gibi ülkelerdeki insanların çektikleri Batı basınında daha az yer kaplıyor.

Afganistan'ın batısındaki Herat vilayetine bağlı, İran sınırında bir kasaba olan Islam Qala'da göç eden Afganlar görülüyor, 3 Mart 2022. (Fotoğraf: Mashal/Xinhua)

MSNBC siyasi analisti ve program sunucusu Joy Reid, Ukrayna'nın Batı basınında yansıtılma şeklini eleştirerek Amerikalıların savaşı, sırf Ukraynalılar "beyaz ve büyük ölçüde Hıristiyan" oldukları için önemsediğini söylüyor. "Ortadoğu, Asya ve Afrika'daki sığınmacılar ile işgal ve savaşla yüz yüze olan kişilere de bu kadar ilgi göstermeliyiz" diyerek şunu ekliyor: "Ancak Ukrayna'ya gösterdiğimiz aynı tür dayanışmanın Yemenliler için gösterildiğine şahit olmadık."

Çin'in Zhejiang eyaletinde Pulasan Tayfunu alarmı Çin'in Zhejiang eyaletinde Pulasan Tayfunu alarmı

Görünen o ki Batı medyası benzer durumlar hakkında birbiriyle çelişen açıklamalar yapabiliyor ve aradaki fark meslek etiği ve sorumluluklarından ziyade tamamen kendi çıkar ve hesaplarına dayanıyor. ABD'nin Irak ve Afganistan'da başlattığı savaşları "özgürleştirme" ve "terörle savaş" olarak adlandırmalarının nedeni bu.

Bir çatışma karşısında basın kuruluşlarının, bilgi sunmak ve neler olup bittiğini belgelemenin yanı sıra anlayış farklılıklarının giderilmesinde ve barışın teşvik edilmesinde bir rol oynaması da beklenir. Maalesef bazı Batılı medyanın yaptıkları bu amaçların tersine hizmet ediyor ve bu onların itibar ve güvenilirliklerini lekelemekten ve riyakarlık ve ırkçı önyargılarını ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor.

Editör: İRFAN KARSLI