Genel

Avukat Servet Bakırtaş’ın cinayeti sonrası barolardan 7-8 Temmuz'da boykot çağrısı

İstanbul’un Bakırköy ilçesinde Abdullah Türkoğlu'nun, kendisine dava açan Öznur Tufan ve avukat Servet Bakırtaş’ı ateşli silahla katletmesinin ardından bazı illerin barolarında ardı ardına boykot açıklamaları gelmeye başladı. Baolar 7-8 Temmuz'da "Savunma, Savunmayı Savunuyor" diyerek duruşmalara girmeme kararı aldı.

Abone Ol

Tunceli, İzmir ve İstanbul Baroları, İstanbul'da Avukat Servet Bakırtaş’ın öldürülmesini protesto etmek amacıyla 7-8 Temmuz'da duruşmalara girmeme kararı aldığını açıkladı.

Tunceli Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Dersim  Barosu Yönetim Kurulu, İstanbul Barosu üyesi meslektaşımız Av. Servet Bakırtaş'ın silahlı saldırıda yaşamını yitirmesi üzerine yapmış olduğu acil toplantı sonucunda;' Avukatlara yönelik önlen(e)meyen şiddet ve saldırılar karşısında, yetkilileri uyarmak ve acil önlem için göreve çağırmak üzere tüm meslektaşlarımıza 7 ve 8 Temmuz tarihlerinde DURUŞMALARA GİRMEME çağrısı yapılmasına' karar vermiştir. Tutuklu işler dışında CMK müdafilerine Yönetim Kurulu’muzun kararını gerekçe göstererek; özel vekil ve müdafilere de Yönetim Kurulumuzun kararına uyarak duruşmalara girmemeleri yönünde çağrıda bulunuyoruz” ifadelerine yer verildi.

Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, Bakırköy’de avukatın öldürülmesi olayını kınayarak, “Artık bildiriler yazmak, yaslar tutmaktan bıktık” dedi.
Başkan Aktürk, yayımladığı kınama mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Bakırköy’de bir meslektaşımızı, alçakça sıkılan kurşunlara kurban verdik. Av. Servet Bakırtaş sadece ve yalnız avukatlık yaptığı için öldürüldü. Avukatı müvekkili ile özdeşleştiren zihniyet, silahtan aldığı güçle, ölüm kustu. Edindiğimiz bilgiye göre, yaralama suçu nedeniyle mahkum olup cezaevinden yeni çıkan ve kendisine karşı açılan tazminat davasının geri çekilmesini isteyen, ancak bu talebi reddedilince tehditlere başlayan katil zanlısının önce meslektaşımızı sonra da dava açan müvekkili öldürdüğü anlaşılmaktadır.
Bu ve benzeri gerekçelerle gerçekleşen avukat ölümleri ya da saldırılar, mesleğimizi yaparken hangi tehditleri taşıdığımızdan ötede, bu tehditleri toplumsal bakışı da anlatmaktadır. Avukatın rolünü ve yaptığı işi kavramaktan uzak bir zihin yapısının, giderek onu taraf konumuna sürüklemesi, kelimenin tam anlamıyla bir ilkelliktir. Bir mesleğin “ölümü göze alarak” sürdürülmesi, sürdürenler için ne denli onur vesilesi olsa da, o toplumun bir kesimi için utançtır. Artık bildiriler yazmak, yaslar tutmaktan bıktık. Sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapislere mahkumiyetleri acımızı hafifletmiyor artık. Her bir avukat ölümünün bir “toplumsal ders” olmasını bekleyip, bu zavallı yaratıklara bir şeyler anlatmasını beklerken çoğalan ölümler, bizden bir parça daha koparmaya devam ediyor. Oysa biz adaletin tecellisi için yapıyoruz bu mesleği. Savunma olmazsa, “olmaz yargılama” diyoruz. Bu katil zanlısını da “bir avukat” savunacak. Biliyoruz ki, başımız sağ olmayacak bizim.
Avukat Servet Bakırtaş ile birlikte verdiğimiz can, taşan sabrımızın durdurduğu son yürek olmayacak. Duruncaya kadar hukuk adına, durduruluncaya kadar adalet adına atan Servet Bakırtaş’ın yüreği şimdi bizde atacak. Kamusal hizmet veren bir mesleğin mensupları olarak, Av. Servet Bakırtaş’ı düşünce dünyamızda şehit olarak yaşatacağız. Sözün bittiği yerdeyiz. Yine de önce ailesine sonra da bütün meslektaşlarımıza, başsağlığı diliyoruz. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun
.”