ABD federal hükümetinin toplam kamu borcu ilk kez 35 trilyon ABD dolarını aşarak Çin, Almanya, Japonya, Hindistan ve İngiltere'nin toplam ekonomi üretiminin toplamına eşit hale geldi.
WASHINGTON, 1 Ağustos (Xinhua) -- ABD federal hükümetinin borcu yaygın endişeleri haklı çıkararak bir psikolojik eşiği daha aştı.
ABD Hazine Bakanlığı'nın Pazartesi günü açıkladığı verilere göre federal hükümetin toplam ulusal borcu, geçen hafta sonu itibarıyla ilk kez 35 trilyon ABD dolarının üzerine çıktı. Bu miktar, Çin, Almanya, Japonya, Hindistan ve İngiltere'nin ekonomi üretiminin toplamına eşit.
ABD'nin ulusal borcu neden bu kadar hızla artıyor? Tüm sektörlerden çağrılar gelmesine karşın bu sorunun çözümü adına neden siyasi bir bilinç oluşturulamıyor? Borcun ölçeği kritik bir kriz noktasına mı ulaştı?
ARTAN BORÇ, ARTAN FAİZ ÖDEMELERİNE YOL AÇIYOR
Verilere göre ABD federal hükümetinin borcu 40 yıl önce 1 trilyon dolardan daha azdı. Ancak son yıllarda hızla büyüyen borç, Eylül 2017'de 20 trilyon doları, Şubat 2022'de ise 30 trilyon doları aştı.
Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre ABD'nin borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı 2013 yılında yüzde 100'ü aşarken şu anda yüzde 123,3 seviyesine ulaşmış durumda.
Sorumlu Federal Bütçe Komitesi Başkanı Maya MacGuineas yaptığı açıklamada, "Gayrisafi ulusal borcumuza resmi olarak bir trilyon dolar daha eklemiş durumdayız. Dahası, 2023'ün sonunda 34 trilyon dolara ulaşmıştık. Bu tarihten üç ay önce 33 trilyonu, ondan üç ay önce de 32 trilyonu geçmiştik. Borçlanma pervasızca ve durmaksızın devam ediyor" dedi.
ABD'nin ulusal borcundaki hızlı artış, yaklaşan faiz ödemelerinde de doğrudan artışa yol açtı. Verilere göre ulusal borç faiz ödemelerinin 30 yıl içinde federal bütçenin en hızlı büyüyen bileşeni olması bekleniyor.
ABD'nin uzun vadeli mali sorunlarını ele almaya odaklanan partiler üstü bir kuruluş olan Peter G. Peterson Vakfı, "Geleceğimize yeterince yatırım yapmıyoruz. Ancak borç faizi ödemeleri için günde 2 milyar dolardan fazla para harcıyoruz" ifadesini kullandı.
Kongre Bütçe Ofisi tarafından Haziran ayında açıklanan tahminlere göre, 2021 yılında federal gelirin yüzde 9'u düzeyinde olan faiz maliyetlerinin 2024 yılında yüzde 18'e, 2034 yılında ise yüzde 23'e yükselmesi öngörülüyor. Faiz maliyetleri gelecek yıllarda Sosyal Güvenliği bile geride bırakarak en büyük "program" haline gelecek.
IMF Sözcüsü Julie Kozack kısa süre önce düzenlenen basın toplantısında, "ABD'nin, yüksek mali açığını azaltıp borcunu aşağıya çekmek için harekete geçmesi gerekiyor. Bu endişeleri uzun bir süredir dile getirdiğimizi söylemek isterim" dedi.
Kozack, Xinhua'nın sorusu üzerine, "Daha da ileriye baktığımızda, tahminimiz net faiz ödemelerinin orta vadede bile yüksek kalmaya devam edeceği yönünde. Bunun temelinde yüksek faiz dışı mali açık ile bunun sonucunda ortaya çıkan kamu borcu var. Bir an önce ABD'nin açığını ve borcunu azaltmak üzere harekete geçilmesi çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu.
SORUMLU KİM?
Borç, ABD'nin ekonomi ve finans sektörlerinin en belirgin ve dolaylı sorunlarından biri. Hatta JPMorgan Chase CEO'su Jamie Dimon, ABD kamu borcunu ülke ekonomisinin karşı karşıya olduğu "en öngörülebilir kriz" olarak nitelendiriyor. O halde borç neden artarak kontrolden çıkmaya devam ediyor?
Peter G. Peterson Vakfı CEO'su Michael A. Peterson, ABD'nin ulusal borcu 30 trilyon doları aştığında, "Bu noktaya nasıl geldiğimiz, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçilerin ekonomideki sorumsuz davranışlarının sonucu olan uzun bir hikaye. Washington'daki liderler onlarca yıl boyunca düşüncesizce kararlar aldılar ve her seferinde favori yeni bir vergi indirimi ya da harcama programını ortak geleceğimize tercih ettiler" dedi.
Vakfa göre 35 trilyon dolarlık ulusal borç, ABD'de kişi başına 103.945 dolarlık bir borç anlamına geliyor. "Bu sadece sürdürülemez değil, aynı zamanda çocuklarımız ve torunlarımıza zarar verebilecek ahlaki bir başarısızlık" diyen Peterson, politika yapıcılardan ülkeyi tekrar güçlü ve sürdürülebilir bir mali yola sokmalarını istedi.
American Enterprise Institute kıdemli uzmanı ve IMF'de eski bir yetkili olan Desmond Lachman Xinhua'ya daha önce yaptığı açıklamada, Cumhuriyetçilerin kamu harcamalarında kesinti yapmadan vergi indirimlerini, Demokratların ise vergileri yükseltmeden kamu harcamalarını artırmayı yeğlediğini söylemişti.
Lachman, bunların kaçınılmaz sonucu olarak ülkenin bütçe açıkları vermeye devam ettiğini ve kamu borcunun sürdürülemez bir yola girdiğini belirtti.
Uzmanlar ve gözlemciler, Washington'daki kanun yapıcıların harcamaları azaltmaya ya da anlamlı bir bütçe reformu uygulamaya çok az önem verdiğini belirtiyor. 2024 başkanlık seçimlerine 100 günden az bir süre kala, ulusal borç önemli bir gündem maddesi olmaktan oldukça uzak.
"DOLARA İLİŞKİN CİDDİ SORU İŞARETLERİ"
Jamie Dimon, "ABD, mali açık sorunlarımıza biraz daha fazla odaklanmamız gerektiği ve bunun dünya için önemli olduğu konusunda son derece farkındalık sahibi olmalı diye düşünüyorum" dedi.
Brookings Enstitüsü'nde ekonomist ve kıdemli uzman olan Barry Bosworth, acil bir kriz olmasa da, mali açığın gelecek yıllarda daha kısıtlayıcı bir hal alacağını savundu. Bosworth, "Büyüyen kamu borcu yavaş yavaş özel yatırımlara yer bırakmayacak ve dış finansmanın artışıyla beraber iç ekonominin kontrolü altına girmesini de şiddetlendirecek" dedi.
Lachman ise bu "tehlikeli gidişatın dolar" ve enflasyonun uzun vadeli görünümüne ilişkin "ciddi soru işaretlerine" neden olduğunu söyledi. Lachman'a göre yabancılar, ülkenin kamu maliyesini kontrol altına alma konusunda gerçek bir çaba görmezlerse ABD hükümetini finanse etmekte isteksiz davranabilirler.
Lachman ayrıca, "Bu gidişat da dolar krizine yol açabilir ve ABD Merkez Bankası'nın hükümeti finanse etmek için para basmasını gerektirebilir. Bu da enflasyonun kesinlikle yeniden yükselmesine yol açacaktır" dedi.
Xiong Maoling, Yu Rong
(Matthew Rusling'in katkılarıyla)